Ocak 25, 2016

Erdoğan "Höt" Dese..

Erdoğan "Höt" Dese..

Erdoğan için "Kaçacak" diyenlerin tamamı kaçtı, "Kaybedecek" diyenlerin tamamı kaybetti, "Ölsün" diye bekleyenler de sapır sapır dökülüyor.

Hala "Kaybedenlerdensin" diyen bir kişi var, o da Fuat Avni!

1 Kasım seçimlerinden bu yana ortalıklarda görünmüyordu. Geçen yeniden bir şeyler yazmaya çalıştı. Daha "Güzel insanlar" demesine fırsat kalmadan, salisede 500 küfür yeme rekoru kırınca, sesi soluğu yeniden kesildi.

Aklıma geldikçe hala gülüyorum. 

Fuat Avni'ye inanıp takip edenlerden biri, "Devrilecek dedin, kaçacak dedin, sana inandık. Şimdi ebemizin herekesini dikiz aynasından seyrediyoruz. Allah belanı versin titrek Fuat" diye isyan ediyordu.

Anlayacağınız kim Erdoğan'la siyaseten uğraştıysa ya mevta oldu, ya da malülen emekli...

14 yıl daha ülkeyi yönetse, kendisine muhalif olanların tamamı ya tırlatacak, ya da kanserden yok olup gidecekler!

Hepsinin kimyası bozuldu...

Hele CHP'liler yok mu? Seçim sonrası gittikleri kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nu genel başkanlığa değil de başbakanlığa seçmiş gibi bir halleri var.

Önceki gün Halk TV'de Uğur Dündar'ın konuğu olan CHP'li Aykut Erdoğdu ile Atilla Sertel'in yüzünde bu şaşkın ve sapkın halin emarelerini görmek mümkündü..

Aykut Erdoğdu milleti yeniden sokağa çağırdığı konuşmasında devlete meydan okuyor, "Gerekirse sokak sokak direnişe geçeriz. Bize nasıl müdahale ediyorsanız biz de öyle müdahale ederiz. Hepinizi uyarıyorum. Biz Kuvayi Milliyeyiz. Bu ülkeyi, bu dünyayı size dar ederiz" diyordu.
Sertel ise "Biz hem çok şanlıyız hem çok şanssızız. Aynı yüzyıl içinde hem Türkiye'ye bir deha gelmiştir ve ne yazık ki Türkiye'nin de bir delisine denk geldik. Dehamız Mustafa Kemal Atatürk'tür. Diğerini de zaten siz biliyorsunuz. Manisa'ya açılan hastanesinin de niye açıldığını iyi biliyorsunuz. Allah onu oraya getirmeyi nasip etsin" diyerek Erdoğan'a beddualar okuyordu.
İzlerken, "Bu kadar birbirine benzeyen insanı nasıl bir araya toplayabilmiş"diyerek Kemal Kılıçdaroğlu'nu takdir ettim.

Düşünsenize...

Koca partinin milletvekilleri ve teşkilatları içinde Allah'ın bir kulu çıkıp, "Edep yahu" demiyor, "Şerefli olun yahu" diye uyarmıyor.

Hiç birinin toplumun gözünde ve gönlünde değeri yok, çünkü hiç biri milletin değerlerini taşımıyor. Taşımadığı gibi saygı da göstermiyor.

PKK'nın son nefeslerini verdiği bir dönemde tamamı müthiş bir uyum ve ahenk içinde Erdoğan'a hakaret etmek için birbiriyle yarışıyor.

Yarışmakla da kalmıyor, sokak sokak direniş çağrıları yapıyor.

Kendileri Kuvay-i Milliye imiş de sokağa indiklerinde dünyayı Erdoğan ve ona oy veren yüzde 52'lik kesime dar edeceklermiş!

Vekilleri PKK'lı cenazelerinde göz yaşı dökenler, "Biz Kuvay-i Milliye'yi temsil ediyoruz" diyor.

Allah aşkına siz ne içtinizde çıktınız o programa Aykut bey?

Bahsettiğiniz Kuvay-i Milliye'yi  gezide gördüğünüz çapulcular zannettiniz galiba. Asil Kuvay-i Milliye'nin sokağa dökülmesini Allah göstermesin.

Size sizin anlayacağınız dilden cevap vereyim. Onlar sokağa dökülürse bu ülkede kimse başını pencereden çıkarıp dışarı bakamaz, anlıyor musunuz?

Size tavsiyem, ülkeyi ve dünyayı bize dar etmeye çalışmadan önce o dar kafanızı düzeltin!

Yeter artık milletin çocuklarını gazlayıp sokaklara döktüğünüz. Onları ölüme yollayıp sahil beldelerinde rakı balık yiyerek güneşlendiğiniz yeter artık!

Türkiye eski Türkiye değil...

Sokağa çıkanlar etek fistan giyinip kaçıyor. Daha önce Türkiye ve dünyayı dar edeceklerini söyleyenlerin bir kısmı kodeste, diğer kısmı ise anavatanlarına hicret etti.

Eğer çok denemek istiyorsanız aha siz, aha meydan!

Yaptıklarınızın ve yapacaklarınızın sonucunda ya sandıkta boğulursunuz, ya da milletin gazabında...

Ama şimdiden anlaşalım...

İş işten geçince, "Ekmek almaya gidiyorduk" yalanı uydurmak yok tamam mı?

Cumhurbaşkanı'nı akıl hastanesine tıkılması gereken deli olarak gören Atilla Sertel'e gelince...

Hep söylerim, "İmam hoplarsa cemaat sıçrar" diye... 

Kemal Kılıçdaroğlu düşük seviyesi ile "Diktatör bozuntusu" derse, vekili de böyle düşük edebiyle konuşur tabi ki...

CHP'nin başındaki ne ki milletvekili ne olsun... 


O kurultayda ve Meclis Grubu'nda, "Sana hesap soracağım ey diktatör bozuntusu"diyen Kılıçdaroğlu'nu dün Mustafa Koç'un cenazesinde izleyip gördük işte.

Tam bir "Reis görmüş masum muhalefet lideri" pozisyonundaydı. Nefes almış ama nasıl vereceğini unutmuş gibi yutkunup duruyordu. Lafa gelince Sedat Peker, icraata gelince pamuk şeker durumu...

Erdoğan'a bir bakışı vardı ki o bakışı en son Zekeriya Beyaz'ın gözlerinde görmüştüm!

Hani ilk kez sigara içerken pedere yakalanırsın ya, bakış ve duruş aynen öyle...

Erdoğan yanından geçerken "Höt" dese, merhum Mustafa Koç'a "Dur, ben de geliyorum kardeş" demeye hazır!

"Yahu bir parti lideriyle böyle alay edilmez" diye beni ayıplayıp kınamayın!

Ülkenin yüzde 52'sinin iradesiyle seçilmiş bir adama şeref ve namus kavramları üzerinden saldırıp hakaretler eden adam, bana istediğim gibi yazma hürriyeti verdiği için alay etme hakkımı kullanıyorum!

Nokta!

Süleyman ÖZIŞIK 25.01.2016 İnternet Haber

KARADENİZ YAYLA YOLU PROJESİNE KARŞI ÇIKANLAR SEYRETSİNLER

KARADENİZ YAYLA YOLU PROJESİNE KARŞI ÇIKANLAR SEYRETSİNLER

Otomobillerin 100 yıllık değişimi

Turistik Camilerde Cami Rehberleri İslamı Anlatıyor

Biden okulu bombalanan çocukla da konuşsaydı

Biden okulu bombalanan 

çocukla da konuşsaydı

Bizimkilerde hep böyle bir yamulma vardır. En anti-emperyalist olanı bile, eğer kendisine koruma sağlayacağına inanmışsa, en emperyalist olanı yardıma çağırır: 
- Gel benim devletimi döv, beni kurtar! der.
En emperyalist olan da kendi yaptıklarından hiç utanmadan gelir, o yamulma şampiyonlarını dinler, “Vah vah, der, çok üzüldüm, sizi anlıyorum.” Sırtlarını sıvazlar bazılarının, “Babanız kahramandı” der kimilerine.
Biri, “Go Home” zamanlarını hatırlayıp, sormaz ona:
- Ebu Gureyb’de ne oldu, utanmıyor musunuz orada olanlardan? Guantanamo işkencelerini ne yaptınız?
Sorulmaz, ayıptır değil mi, emperyaliste emperyalizmin bedellerini sormak?
Bakıyorum, basbayağı ümitlenmişler Joe Biden’ın kendilerini davet etmesinden. Bakıyorum, Biden çıkacak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ya da Başbakan Davutoğlu’na, orada Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun kulağını çekecek! Ne ümit ne ümit! Patrondan tırpan yiyen basın emekçileri patronu dövemeyince Cumhurbaşkanını dövecek Amerikan sopasıyla. Bunun da gerekçesi hazır: Özgürlükler söz konusu olduğunda milli gurur vs dikkate alınmaz! Hatta kendi ülkenizi dövdürmek gerektiğinde dövmesini istediğiniz odağın mesela terör karşısında hukuk - mukuk dinlemiyor olması da dikkate alınmaz.
Şu Amerikan diplomatik misyonuna bakın siz.
Kimlerle buluşturmuş-konuşturmuş ABD Başkan Yardımcısını?
Türkiye’yi bunlar temsil ediyor değil mi!?
Bir de Cizre’ye hendek kazanlarla buluştursaydı değil mi? Ne de olsa hendek kazmanın mantığını da anlatırlardı Başkan Yardımcısına.
Düşünüyor musunuz, şimdi Biden dinledi o kendi ülke yönetimini jurnal eden vatandaşları, gidecek Amerika’ya, başkan Obama’ya “Ben Türkiye’yi dinledim” diyecek!
- Kimi dinledin?
Kadri Gürsel’i, Aslı Aydıntaşbaş’ı, Ceyda Karan’ı...  
- Helal olsun, aferin sana, sen bütün Türkiye’yi dinlemişsin arkadaş, nasıl başardın bunu?
Şu Amerikan diplomatik misyonuna bakın siz.
Türkiye’yi bildirici akademisyenlerden ibaret sanıyor.
Üstelik, Türkiye gerçeğini de bildirici akademisyenlerin yazdıklarından ibaret sanıyor.
“Devlet Kürtlere ve bölge halklarına katliam uyguluyor, bilinçli sürgün gerçekleştiriyor!”
Amerika bunu mu görecek “Türkiye gerçeği” adına?
Demek ki boşuna değil Amerika’nın İslam coğrafyası dendiğinde çuvallıyor olması.
Demek ki bu yüzden biz Şırnak’ta bir hendekte Amerikan yapımı insansız hava aracının parçalarını buluyoruz.
Demek ki bu yüzden Amerika, “PKK’yı terör örgütü olarak nitelerken onun cellat başlarının yönlendirdiği PYD’ye farklı muamele yapma çelişkisi”ni dengeli politika olarak görebiliyor.
Amerikan diplomatik misyonu, Türkiye halkının teröre lanet okuyan çok çok büyük çoğunluğunu ıskalamayı diplomasi zannediyorsa çıldırmış demektir.
Karne günü PKK okul bombaladı.
Biraz basiret olsaydı Amerikan diplomatik misyonunda, Biden’ı bu okulu bombalanan çocuklardan birisi ile buluştururdu. Ya da hastaneye götürülürken ambulansı kurşunlanan bir Cizreli ile... Ne bileyim ben, PKK terörüne boyun eğmeyip memleketinden göç etmek zorunda kalan Kürtlerle... Eşi Sur’da Kanas’la vurulan bir güvenlik görevlisinin eşi ile, onun babasının cenazesi ardından yaşlı gözlerle bakan bir çocuğu ile...
Amerika çuvalladı bölgede... İşin gerçeği bu. Mülteci meselesinde gıkı çıkıyor mu Amerika’nın? Avrupa, kapıları mülteciler tarafından zorlanınca uyandı ve Türkiye’ye “Bu işi görüşmemiz lazım” çağrısında bulundu. Amerika henüz yok ortada. Mülteci konusunda Amerika’ya hiçbir bedel düşmüyor mu? Suriye’de hem var hem yok. Rusya ile birlikte ne yapıyor belli değil. Rusya Suriye’yi tanzim ediyor, sivil alanları bombalıyor Amerika hem var hem yok!
Biden’la masaya asıl bunlar yatırıldı dün Başbakan’la görüşmesinde.
Nitekim, görüşmeden sonra Biden’la yapılan ortak basın toplantısında Başbakan, diplomatik üslup içerisinde içerde bir gün önceki buluşmalardaki sakatlıklar da dahil, Suriye, Irak ve bölgesel meselelerde Türkiye’nin tavrının çok net anlatıldığını bildirdi. Buna PKK-PYD iç içeliği ve “Sizin ülkenizde bir kasabada hendekler kazılsa ne yapardınız?” sorusu dahil.

Ahmet Taşgetiren Star 24.01.2016