1.12.23

GEREDE İMAM HATİP LİSESİ YIKILIYOR


 1967 de yapılan, mezunu olmaktan gurur duyduğumuz,  ülkemizin dört bir yanına her kademede eleman gönderen ve bir çok anımızın olduğu Gerede İmam Hatip Lisesi yenisi yapılmak üzere yıkılmaya başlandı. Fotoğraf be Video için Chat Çevik kardeşime teşekkür ediyorum.

OSMANLININ YIKILIŞININ DÜNYA ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

 Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması dünya tarihinde çeşitli etkiler yarattı:



1. **Çok Kültürlülük ve Çok Dilli Yapı:** Osmanlı İmparatorluğu, farklı dinlerden ve kültürlerden insanların bir arada yaşadığı geniş bir imparatorluktu. Bu çeşitlilik, farklı dillerin, kültürlerin, sanatın ve geleneklerin bir araya gelmesine olanak tanıyarak zengin bir mozaik oluşturmuştu. Osmanlı'nın çöküşü, bu çok kültürlü ve çok dilli yapıyı kaybetmeye ve bazı bölgelerdeki kültürel mirasın yok olmasına neden oldu.


2. **Coğrafi Değişimler:** Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasıyla birlikte, Orta Doğu, Balkanlar ve Orta Avrupa'da coğrafi sınırlar yeniden şekillendi. Bu durum, bölgedeki siyasi dengeleri ve güç ilişkilerini etkiledi.


3. **İslam Dünyası Üzerindeki Etki:** Osmanlı İmparatorluğu, İslam dünyasında önemli bir konuma sahipti ve İslam'ın birçok yönünü etkilemişti. İmparatorluğun yıkılmasıyla birlikte, İslam dünyasında liderlik boşluğu oluştu ve farklı bölgelerde farklı siyasi ve dini gruplar ortaya çıktı.


4. **Kültürel ve Sanatsal Kayıplar:** Osmanlı İmparatorluğu, zengin bir kültürel ve sanatsal mirasa sahipti. Mimari, edebiyat, müzik ve el sanatları gibi birçok alanda önemli eserler üretmişti. İmparatorluğun yıkılmasıyla birlikte, bu mirasın bazıları yok oldu veya bozuldu.


5. **Jeopolitik Dengeler:** Osmanlı'nın yıkılması, bölgedeki jeopolitik dengeyi etkiledi ve birçok uluslararası gücü yeni alanlara yöneltti. Bu durum, bölgedeki güç dengelerinde değişikliklere neden oldu.


Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü, tarih boyunca geniş bir etki yaratmış ve birçok açıdan dünya üzerinde değişikliklere yol açmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının toplumsal etkileri çok çeşitli olmuştur:


1. **Millet Sistemi ve Etnik Kimlikler:** Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle, farklı etnik gruplar arasındaki ilişkiler ve yönetim yapısı değişti. Millet sistemi, farklı dini ve etnik grupların kendi iç işlerini düzenleme özgürlüğüne dayanıyordu. Bu sistem, çöküş sonrasında bazı bölgelerde etnik kimliklerin ve toplulukların ayrılmasına veya ayrışmasına yol açtı.


2. **Göçler ve Nüfus Değişiklikleri:** İmparatorluğun parçalanmasıyla birlikte, büyük göç dalgaları yaşandı. Özellikle Balkanlar ve Orta Doğu'da insanlar yeni sınırların oluşması ve siyasi değişiklikler nedeniyle yerinden edildi veya göç etmek zorunda kaldı. Bu göçler, demografik yapıda önemli değişikliklere sebep oldu.


3. **Yeni Ulusal Kimliklerin Oluşumu:** Osmanlı'nın yıkılmasıyla birlikte, bazı bölgelerde yeni ulusal kimliklerin oluşumu hızlandı. Birçok etnik grup, bağımsızlık veya kendi ulusal devletlerini oluşturma sürecine girdi. Bu durum, yeni ulusal devletlerin kurulmasına ve bölgelerin siyasi haritasının yeniden şekillenmesine yol açtı.


4. **Toplumsal Hareketler ve Değişimler:** İmparatorluğun yıkılmasıyla beraber, toplumda siyasi, kültürel ve ekonomik değişimler hızlandı. Yeni siyasi yapılar, toplumsal sınıfların ve grupların rol ve statülerinde değişikliklere yol açtı.


5. **Miras ve Kültürel Değişim:** Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin kültürel mirası, çeşitli etkileşimler ve etnik grupların bir araya gelmesiyle oluşmuştu. İmparatorluğun yıkılması, bu mirasın bazı kısımlarının kaybolmasına veya değişmesine neden oldu.


Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü, geniş kapsamlı toplumsal değişimlere yol açmış ve bölgedeki sosyal yapılarda derin etkiler bırakmıştır. Bu değişiklikler, bölgenin siyasi, sosyal ve kültürel dinamiklerini büyük ölçüde etkilemiştir.

30.11.23

GÜNÜMÜZDE İLAHİ KİTAPLAR

 İlahi kitaplar, İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi dinlerde kutsal kabul edilen metinlerdir. Bunlar genellikle:



- İslam: Kuran

- Hristiyanlık: İncil

- Yahudilik: Tevrat


Bu kitaplar, söz konusu dinlerin inananları tarafından kutsal ve ilahi bir kaynak olarak kabul edilir.

İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik, dünya çapında çok sayıda takipçisi bulunan üç büyük semavi din olarak kabul edilir. Bunlar:


- İslam: Müslümanlar, tek bir Allah'a inanır ve Kuran'ı Allah'ın son vahiy kaynağı olarak kabul ederler. İslam, Hz. Muhammed'in öğretilerine dayanan bir dindir.

  

- Hristiyanlık: Hristiyanlar, İsa Mesih'in öğretilerine dayanır ve İncil'de bu öğretiler yer alır. Tanrı'nın üçlü birliği olarak bilinen Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'a inanırlar.


- Yahudilik: Yahudiler, Tevrat'ı kutsal kitapları olarak kabul ederler ve tek bir Tanrı'ya inanırlar. Yahudilik, peygamberlerin öğretilerine dayanan ve topluluk yaşamına önem veren bir dindir.


Her biri farklı tarihsel süreçlerde ortaya çıkmış ve farklı öğretilere, geleneklere ve ibadet şekillerine sahiptir. Ancak hepsi, ahlaki prensiplere, toplumsal düzen ve adalet ilkelerine önem verirler.

Tabii, elbette! İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi semavi dinler, dünya tarihinde önemli bir rol oynamıştır ve hala milyonlarca insanın yaşam tarzını etkiler.


- **İslam**: İslam, Mekke'de yaşayan ve İslam'ın peygamberi olarak kabul edilen Hz. Muhammed'in Allah'ın vahiyleriyle donatıldığına inanılır. Kur'an, Allah'ın bu vahiylerini toplar. İslam'ın beş temel ibadeti vardır: Şehadet (Allah'ın tek olduğuna ve Hz. Muhammed'in peygamberi olduğuna dair tanıklık), namaz (beş vakit ibadet), oruç (Ramazan ayında tutulan), zekat (fakirlere yardım) ve hacc (Mekke'ye yapılan hac ziyareti).


- **Hristiyanlık**: Hristiyanlık, İsa Mesih'in yaşamı, öğretileri, çarmıha gerilişi ve dirilişine dayanır. İncil, İsa'nın yaşamını, öğretilerini ve ölümünün ardından dirilişini anlatır. Hristiyanlıkta, sevgi, affetme, iyilik yapma ve diğer insanlara hizmet etme önemlidir. Kilise, Hristiyan topluluklarının ibadet ettiği yerdir ve çeşitli mezhepler ve inanç pratikleri bulunur.


- **Yahudilik**: Yahudilik, Tevrat'ı kutsal metin olarak kabul eder ve Tanrı'ya olan inanç ön plandadır. Yahudilik, Tanrı'nın İsrailoğulları ile yaptığı antlaşmaya dayanır. Tora, Yahudiliğin temel öğretilerini içerir ve ahlaki ilkeler, ibadet uygulamaları ve toplumsal düzen Yahudi yaşamında önemli bir yer tutar.


Her biri kendine özgü ritüeller, ibadet biçimleri, ahlaki prensipler ve tarihsel gelişimleri ile insanların yaşamlarını şekillendirmiştir. Bu dinler, tarih boyunca sanat, felsefe, bilim ve kültürel gelişmelerde de önemli bir rol oynamıştır.

Elbette! Her bir dinin tarihçesi, kutsal metinleri, ibadet uygulamaları ve inanç sistemleri oldukça geniş konulardır, ancak kısa bir özet sunabilirim:


- **İslam**:

    - **Tarihçe**: İslam, 7. yüzyılda Mekke'de doğan Hz. Muhammed'in Allah tarafından vahiy aldığı inancıyla başlamıştır. Hz. Muhammed'in öğretileri ve Kur'an'ın toplanmasıyla İslam'ın temelleri atılmıştır.

    - **Kutsal Metin**: İslam'ın kutsal kitabı, Allah'ın Hz. Muhammed'e vahiylerle gönderdiği Kur'an'dır. Kur'an, Müslümanlar için Allah'ın kelamıdır ve rehberlik kaynağıdır.

    - **İbadet Uygulamaları**: Beş temel ibadet vardır: Namaz (beş vakit namaz), oruç (Ramazan ayında tutulan), zekat (fakirlere yardım), hacc (Mekke'ye yapılan hac ziyareti) ve şehadet (iman etme).

    - **İnanç Sistemi**: İslam, Allah'ın birliği (tevhid) inancını esas alır. Müslümanlar, Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kaderin Allah tarafından belirlendiğine inanırlar.


- **Hristiyanlık**:

    - **Tarihçe**: Hristiyanlık, İsa Mesih'in yaşamı, öğretileri, çarmıha gerilişi ve dirilişiyle şekillenmiştir. Pavlus'un çalışmalarıyla yayılmıştır.

    - **Kutsal Metin**: Hristiyanlıkta kutsal metin, İsa'nın yaşamını, öğretilerini, çarmıha gerilişini ve dirilişini anlatan İncil'dir. İncil, dört farklı kitaptan oluşur: Matta, Markos, Luka ve Yuhanna.

    - **İbadet Uygulamaları**: Hristiyanlar için kilise ibadet merkezidir. Vaftiz, dua, haç işareti, dua etme, ibadet ve kutsal ayinler (örneğin, Vaftiz ve Azizlik) önemlidir.

    - **İnanç Sistemi**: Hristiyanlar, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un üçlü birliği olan Tanrı'ya inanırlar. İsa, insanların günahları için ölüp dirilerek insanların kurtuluşunu sağlamıştır.


- **Yahudilik**:

    - **Tarihçe**: Yahudilik, Tevrat'ta belirtilen İsrailoğulları'nın tarihiyle başlar. Talmudik çağlarda şekillenmiştir.

    - **Kutsal Metin**: Yahudilikte kutsal metin, Tevrat'tır. Tevrat, Tanrı'nın İsrailoğulları ile yaptığı antlaşmayı ve toplumsal düzeni anlatır.

    - **İbadet Uygulamaları**: Sinagog ibadet merkezidir. Şabat günü ibadet etme, dua, Tora'yı okuma, dua etme ve Yahudi bayramları (Pesah, Şavuot, Sukot vb.) önemlidir.

    - **İnanç Sistemi**: Yahudiler, tek ve evrensel bir Tanrı'ya inanırlar. İnsanların Tanrı'nın emirlerine uygun yaşaması ve ahlaki prensiplere uygun davranması önemlidir.


Her birinin ayrıntılı bir tarihçesi, kutsal metinleri, ibadet uygulamaları ve inanç sistemleri vardır. Bu dinlerin farklılıkları ve benzerlikleri, inançlarını ve toplumsal uygulamalarını etkilemiştir.

TARİHTE KURULAN YAHUDİ DEVLETLERİ

 Tarih boyunca, Yahudi devletleri birkaç dönemde ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:



1. Antik İsrail Krallığı: MÖ 1000'lerden MÖ 6. yüzyıla kadar var olan, Davud ve Süleyman gibi kralların yönettiği dönemdir. İsrail Krallığı, Sami halklarının birleşmesiyle oluşmuş ve farklı krallıklar altında varlık göstermiştir.


2. Hasmonaean Krallığı: MÖ 2. yüzyılda Yahudi direniş liderlerinden olan Mattathias ve oğlu Yudas Makkabi liderliğinde Yunan selefi Antiochus Epiphanes'e karşı başlayan Makkabi İsyanı'nın ardından kurulan bir devlettir.


3. Yahudi Bağımsızlık Bildirisi ve modern İsrail Devleti: 1948'de İsrail Devleti'nin kurulmasıyla, modern bir Yahudi devleti yeniden ortaya çıktı. Bu, Birleşmiş Milletler'in bölgedeki Filistin Mandası'nın sona ermesini ve bir Yahudi devleti ile Arap devleti oluşturulmasını önerdiği 1947 bölünme planının ardından gerçekleşti.


Bu devletler, farklı dönemlerde ve farklı koşullarda varlık göstermişlerdir ve Yahudi tarihinde önemli bir rol oynamışlardır.

Tabii, işte belirli dönemlerdeki Yahudi devletleri hakkında daha fazla bilgi:


1. **Antik İsrail Krallığı:** MÖ 1000'lerden MÖ 6. yüzyıla kadar var olan Antik İsrail Krallığı, İbrani Kutsal Kitabı'nda da bahsedilen bir dönemdir. Bu krallık, Davud ve Süleyman gibi önemli krallar tarafından yönetildi. Kuzeyde İsrail Krallığı ve güneyde Yehuda Krallığı olmak üzere ikiye ayrıldı ve farklı zamanlarda farklı başkentleri oldu.


2. **Hasmonaean Krallığı:** MÖ 2. yüzyılda Makkabi İsyanı sonucunda kurulan Hasmonaean Krallığı, Seleukos İmparatorluğu'nun egemenliğinden kurtulmayı başardı. Bu krallık, Yahudi bağımsızlığını ve dini özgürlüğü yeniden tesis etmiş ve bir süre varlık göstermiştir.


3. **Modern İsrail Devleti:** 20. yüzyılın ortalarında, 1948'de kurulan modern İsrail Devleti, Yahudi halkının ulusal bir vatan olarak geri dönüşü olarak kabul edilir. Bu devlet, Birleşmiş Milletler'in bölgedeki Filistin Mandası'nın sona ermesini ve bir Yahudi devleti ile Arap devleti oluşturulmasını önerdiği 1947 bölünme planının ardından kuruldu. Günümüzde İsrail, Yahudi halkının ana vatanı ve modern bir demokratik devlet olarak varlığını sürdürmektedir.


Her biri farklı zaman dilimlerinde ve farklı koşullarda ortaya çıkmış olan bu devletler, Yahudi tarihinde önemli bir yer tutarlar. Yahudi halkının kimliği ve kültürel mirası üzerinde derin etkileri olmuşlardır.

29.11.23

EMİNE ERDOĞANDAN FİLİSTİN MESAJI


Biz bugün; toprağı yastık, gökyüzünü yorgan edinen Gazze’deki masumların yanındayız. Filistin’in özgürlük mücadelesinin yanındayız.



Çünkü dünyanın bir yerinde haksız bir dava uğruna masumlar acımasızca öldürüldüğü sürece hiçbirimiz, hiçbir yerde tam anlamıyla güvende olamayacağız. 


Filistin Halkı ile Uluslararası Dayanışma Günü’nde yeniden küresel vicdana sesleniyoruz; katliamla karşı karşıya kalan hamile kadınlar, yenidoğan bebekler, tüm siviller için geçici ateşkes değil, derhal kalıcı ve sürdürülebilir barış talep ediyoruz. 


Şüphesiz zalime değil, zulme düşman olan, kalbini kin ve nefretle doldurmadan merhameti ve kardeşliği tercih edenler bilsin ki; yalnız değilsiniz. 


Türkiye, her ne olursa olsun daima mazlum ve masunların yanında olacak, Gazze'ye insani yardım göndermek için çalışacaktır. Ve inanıyorum ki, sonunda da insanlık galip gelecektir. #FreePalestine

28.11.23

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ TOPLUMA ETKİLERİ

Sivil toplum kuruluşları, toplumda çeşitli etkiler yaratabilirler. Bunlar şunları içerebilir:



1. **Toplumsal Değişim ve Dönüşüm:** Sivil toplum kuruluşları, belirli bir amaç veya konu etrafında toplumu bilinçlendirerek ve harekete geçirerek toplumsal değişim ve dönüşüm sağlayabilirler. Örneğin, insan hakları, çevre koruma veya eğitim gibi konularda farkındalık oluşturabilirler.


2. **Politik Katılım ve İfade Özgürlüğü:** Bu kuruluşlar, bireylerin politik süreçlere katılımını teşvik edebilirler. Aynı zamanda ifade özgürlüğünü destekleyerek, insanların seslerini duyurabilecekleri bir platform sunabilirler.


3. **Toplumsal Hizmetler ve Yardım:** Sivil toplum kuruluşları, yardım ve hizmetleri topluma ulaştırabilirler. Özellikle dezavantajlı gruplara yönelik destek programları veya ihtiyaç sahiplerine yardım etmek gibi faaliyetlerde bulunabilirler.


4. **Lobi Faaliyetleri ve Kamu Politikası:** Bazı sivil toplum kuruluşları, belirli bir konuda politika yapıcılarına etki etmek ve değişiklik sağlamak amacıyla lobi faaliyetlerinde bulunabilirler.


5. **Toplumsal Dayanışma ve Birlik:** Bu kuruluşlar, toplumsal dayanışmayı artırabilirler. İnsanları bir araya getirerek ortak bir amaç etrafında birlik ve dayanışma oluşturabilirler.


Bu etkiler, sivil toplum kuruluşlarının çeşitli türlerine ve hedeflerine göre değişebilir. Ancak genel olarak, sivil toplum kuruluşları toplumsal iyiliği teşvik etmek, toplumu güçlendirmek ve belirli sorunlara çözüm bulmak için önemli bir rol oynarlar.

Elbette, sivil toplum kuruluşlarının etkileriyle ilgili daha fazla bilgi verelim:


1. **Demokratik Katılımın Artırılması:** Sivil toplum kuruluşları, demokrasinin güçlenmesine katkıda bulunabilirler. Halkın katılımını teşvik ederek, demokratik süreçlerde daha etkili bir şekilde yer almasını sağlayabilirler.


2. **Eğitim ve Bilinçlendirme:** Sivil toplum kuruluşları, bilinçlendirme faaliyetleri yoluyla insanları belirli konularda eğitebilir ve bilgilendirebilirler. Bu da toplumun o konuda daha bilinçli ve bilgili olmasını sağlar.


3. **Sosyal Adaletin ve Eşitliğin Desteklenmesi:** Çeşitli konularda çalışan sivil toplum kuruluşları, sosyal adaletin ve eşitliğin sağlanması için çaba gösterebilirler. Örneğin, cinsiyet eşitliği, ırkçılıkla mücadele, LGBT+ hakları gibi konularda çalışarak toplumsal farkındalık oluşturabilirler.


4. **Çevre Koruma ve Sürdürülebilirlik:** Birçok çevre odaklı sivil toplum kuruluşu, doğal kaynakların korunması, çevrenin temiz tutulması ve sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar yürütürler. Bu sayede çevresel bilinçlilik artar ve çevresel sorunlara çözümler bulunabilir.


5. **Barış ve İnsan Hakları:** Sivil toplum kuruluşları, barışın korunması, çatışmaların çözülmesi ve insan haklarının savunulması gibi alanlarda faaliyet gösterebilirler. Bu tür kuruluşlar, çatışma bölgelerinde arabuluculuk yapabilir veya insan hakları ihlallerine karşı mücadele edebilirler.


Sivil toplum kuruluşlarının etkileri geniş bir yelpazede olabilir ve çalıştıkları alanlara göre değişkenlik gösterebilir. Ancak genel olarak, bu kuruluşlar toplumu güçlendirir, farkındalık oluşturur, politika değişiklikleri sağlar ve sosyal sorunlara çözüm bulma sürecine katkıda bulunurlar.

27.11.23

İSRAİLLİ REHİNENİN KASSAMA YAZDIĞI MEKTUP

 İsrailli rehine Danielle'in kendisi ve kızı Emilia adına El-Kassam Tugayları'na yazdığı mektup:



"Geçtiğimiz haftalarda bana eşlik eden generaller için, Görünüşe göre yarın yollarımızı ayıracağız, ancak size tüm kalbimle teşekkür ediyorum.


Kızım Emilia'ya karşı gösterdiğiniz olağanüstü insanlığınız için. Onun için ebeveyn gibiydiniz, ne zaman isterse odanıza davet ediyordunuz. Hepinizin sadece arkadaş değil, gerçek, iyi kalpli sevdikleriniz olduğu duygusunu kabul ediyor.


Akıl hocası olarak onunla geçirdiğiniz uzun saatler için teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim. Ona karşı sabırlı olduğunuz ve hazırda bulunmasa bile onu tatlılarla, meyvelerle ve her şeyle şımarttığınız için teşekkür ederim.


Çocuklar savaş bölgelerinde olmamalı, ancak sizin ve yol boyunca tanıştığımız diğer nazik insanlar sayesinde kızım Gazze'de kendini bir kraliçe olarak gördü...

ve genel olarak dünyanın merkezi olma hissini kabul ediyor.


Askeriyeden liderliğe uzanan uzun yolculuğumuzda ona nezaketle, özenle ve sevgiyle davranmayan tek bir kişiyle bile karşılaşmadık.


Buradan kalıcı bir psikolojik travma ile ayrılmadığı için sonsuza kadar minnettarlığımın esiri olacağım. İçinde bulunduğunuz zor duruma ve Gazze'de yaşadığınız ağır kayıplara rağmen gösterdiğiniz nazik davranışı unutmayacağım.


Dilerim ki bu dünyada gerçekten iyi arkadaş olabileceğimizin kıymeti bilinir. Hepinize sağlık ve esenlik diliyorum. Size ve ailelerinize sağlık ve sevgi. Çok teşekkür ederim.


Danielle & Emilia

25.11.23

HAMAS TERÖR ÖRGÜTÜ MÜ

 Hamas terör örgütü müdür?

Size uzun uzun Hamas'ın tarihinden bahsetmek yerine, örneklendirerek anlatayım.


Yarın Yunanistan,

Anadolu bin yıl önce bizim toprağımızdı diyerek Türkiye'yi (İngiltere/ABD desteğiyle) işgal edip İyonya Devletini ilan ediyor.

Bu işgale karşı

İçerideki bazıları(Mankurt):

'İki devletli çözüm olsun, kardeş kardeş oturalım, tadımız kaçmasın' derken,

Büyük çoğunluk(Kuva-yı Milliye):

'Hayır, burası Türk toprağıdır. İyonya devletini asla kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz' diyor.


Sonra zamanla bu işgal Anadolu'da Türkleri, çocuklarını ve kadınlarını öldürmeye başlıyor.

Anadolu'yu iki ayrı parçaya bölerek, ibadethaneleri, okulları ve iş yerlerini sistematik olaral yıkıyor.

Türk milletinin evlerini/arazilerini alıkoyuyor ve şehirleri 5 metrelik duvarlarla çevirerek yapılabilecek tüm ambargoları (su/ısınma/gıda dahil) uyguluyor.


Sonrasında (Kuva-yı Milliye) tüm bu zulme karşı bir hareket başlatıyor. Hhemen akabinde siyasete atılıyor ve seçime girerek %70 halk desteği ile kazanıyor.

Ancak bu seçim; hem İyonya, hemde destekçileri tarafından tanınmıyor.

Mankurt tarafının lideri de bu seçimi tanımayıp meclisi fes ederken,

İyonya ve destekçileri, Kuva-yı Milliye'yi terör örgütü ilan ediyor.

Tüm bunlara haklı olarak tepkisini gösteren Kuva-yı Milliye, kendi toprağını peşkeş çeken Mankurt taraf da dahil olmak üzere İyonya'ya karşı silahlı direnişe başlıyor.


Tabi bundan sonra İyonya Devleti katliamlarını en az 10 kat arttıyor.

Mankurt taraf bu katliama sessiz kalarak, karşı direnişe geçen Kuva-yı Milliye'ye ayrılıkçı/radikal diyerek çatışıyor.

Artık en son Anadolu topraklarının sadece %10'u Türklerin elinde kalıyor ve 'yeter artık, ya istiklal ya ölüm' diyen Kuva-yı Milliye son kurtuluş savaşını başlatıyor.


Ne destansı bir hikaye değil mi?

İşte burada Mankurt'un yerine Abbas/El Fetih'i koyun.

Kuva-yı Milliye yerine Hamas'ı koyun.

İyonya zaten İsrail, destekçileri İngiltere/ABD vs.


Şimdi, Hamas terör örgütü müdür?


Not: Aşağıdaki fotoğraf,

Erdoğan'ın yıllardır Abbas/Hamas barışı için yaptığı görüşmelerinden sadece bir tanesi.

Abbas'ın ihaneti ile bugün Gazze yerle yeksan edilirken,

Batı Şeria'da da etnik temizliğe başlandı.

Demek ki, işgal hiçbir zaman ılımlı/radikal ayrımı yapmıyor/muş.

Hasan Basri AYDENİZ



ORTADOĞU=DÜNYAYA HAKİM OLMANIN YOLU

 Dünyaya hakim olmanın yolu tam 5 bin yıldır Ortadoğu ve Akdeniz'e hakim olmaktan geçmiştir.



Bugün Gazze'ye yapılan işgal girişimi,

Dün Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen'de olduğu gibi,

Esasen Türkiye'ye karşı ilan edilmiş bir 'Ortadoğu+Akdeniz = Yeni Dünya' düzeni/hakimiyeti savaşının kilometre taşlarıdır.


Ortadoğu'yu yıllardır uyguladıkları darbeler, işgaller ve terör örgütleri üzerinden kafesleyen(!) İngiltere/ABD/İsrail ittifakının önünde duran tek engel, nihai olarak Türkiye'dir.


Bu nedenle,

Türk devletinin en üst perdeden (ilk olarak 2018 yılından başlayarak) her sene ve defaatle dile getirdiği;

'Bize sunulana tabi değil, belirleyici olarak yeni dünya düzeninde yerimizi alacak ve Akdeniz'de bir oldu-bittiye asla müsade etmeyeceğiz' söylemleri,

Bağımsızlığına karşı ilan edilmiş bu savaşa karşı net bir meydan okumadır.


Türk Devleti yıllardır bu planların hedefinde olduğunu çok iyi bilmekle beraber, 

Görülen-görülmeyen birçok alan ve sahada hazırlığını yapmaktadır.

Bugün Kızıldeniz'den Afrika'ya, Kafkasya'dan Balkanlar'a son 150 yıldır hiç olmadığı kadar etkin nüfuz etmiş olan Türkiye,

Çağ atlattığı (bilinen ve vakti geldiğinde bilinecek olan) askeri gücü/inkişafi ile beraber;

Hazırdır.


Bugün atılan adımlara karşı 'fazla vaktimiz kalmadı, 5 sene sonra hiç baş edemeyiz' endişesiyle alelacele harekete geçenler şunu unutmasın,

Türk Devletinin 'öngörülemeyen' bir B planı her daim mevcuttur.

Hasan Basri AYDENİZ 


EN UZUN YAŞAYAN İMPARATORLUKLAR

 En uzun süre varlık gösteren imparatorluklardan biri Roma İmparatorluğu'dur. Roma İmparatorluğu, M.Ö. 27'den MS 476'ya kadar yaklaşık 500 yıl boyunca varlığını sürdürmüştür. Diğer uzun süre varlık gösteren imparatorluklar arasında Çin'deki Han Hanedanı, Osmanlı İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu da bulunmaktadır. Bu imparatorluklar, farklı zaman dilimlerinde uzun süre ayakta kalmış ve etkilerini tarihsel süreçte göstermişlerdir.



1. **Roma İmparatorluğu:** Roma İmparatorluğu, tarih boyunca Batı Avrupa, Akdeniz ve Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü kontrol etmiştir. M.Ö. 27'de Augustus'un ilk imparator olarak ilan edilmesiyle başlamış ve MS 476'da Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ile son bulmuştur. Roma, yönetim yapısı, hukuk sistemi, mimarisi ve askeri stratejileriyle büyük bir etki bırakmıştır.



2. **Han Hanedanı:** Çin'deki Han Hanedanı, M.Ö. 206'dan MS 220'ye kadar hüküm sürmüştür. Bu dönem, Çin'de bilim, teknoloji ve sanatın geliştiği, Çin Seddi'nin inşa edildiği ve Çin kültürünün temelini oluşturduğu bir zamandır. Han Hanedanı, Çin'deki toprak birliğini sağlamış ve birçok icat ve gelişmeyle dikkat çekmiştir.



3. **Osmanlı İmparatorluğu:** Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu'da kurulan bir Türk devleti olarak başlamış ve 1299'dan 1922'ye kadar varlığını sürdürmüştür. İmparatorluk, Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bir kısmını kapsamıştır. Osmanlılar, farklı kültürleri bir arada yaşatmış, etkileyici mimari eserler inşa etmiş ve uzun süreli birçok savaşa katılmıştır.



4. **Bizans İmparatorluğu:** Roma İmparatorluğu'nun Doğu yarısında, Roma'nın çöküşünden sonra kurulan Bizans İmparatorluğu, M.S. 330'dan 1453'e kadar sürmüştür. İstanbul (Konstantinopolis) başkentleri olmuş ve Doğu Roma İmparatorluğu olarak da bilinmişlerdir. Bizans, sanat, felsefe, hukuk ve edebiyatta önemli katkılarda bulunmuş ve Hristiyanlık'ın yayılmasında etkili olmuştur.


Her biri kendi zamanında önemli olan bu imparatorluklar, dünya tarihine derin ve çeşitli şekillerde etki etmişlerdir. Hangi imparatorluk hakkında daha fazla detay almak istediğinizi belirtebilirseniz daha derin bilgiler sunabilirim.

ÖLÜM VAR-ABDURRAHMAN ÖNÜL-İLAHİ


 

23.11.23

Arapların Osmanlıya İsyanı ve Şerif Hüseyin

 


Tarihte çeşitli dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu'nun ilişkileri farklı milletlerle çeşitli durumlar yaşamıştır. Bazı Arap aşiretleri veya grupları Osmanlı yönetimine karşı bazı isyanlar veya çatışmalar yaşamış olsa da, genel olarak "Araplar" olarak genelleme yapmak doğru olmaz. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Araplar içindeki tutumlar ve ilişkiler değişkenlik göstermiştir ve bazı Arap aşiretleri Osmanlı yönetimine sadık kalmıştır. Bu nedenle, tüm Arapların Osmanlı İmparatorluğu'na ihanet ettiği söylenemez, çünkü bu genel bir ifade olur ki tarihi gerçekleri tam olarak yansıtmaz.

Elbette, Osmanlı İmparatorluğu, farklı etnik gruplardan ve coğrafi bölgelerden oluşuyordu. Araplar da bu gruplardan biriydi ve Osmanlı yönetimine farklı tepkiler vermişlerdi.


Osmanlı döneminde Araplar genellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı bölgelerinde yaşıyorlardı. Bazı Arap aşiretleri veya grupları, Osmanlı idaresine karşı isyanlar veya ayaklanmalar düzenlemişlerdi. Özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru Arap Yarımadası'nda, özellikle Arabistan'da Osmanlı yönetimine karşı çeşitli isyanlar gerçekleşmişti. Bunlardan biri de 1916'da Şerif Hüseyin liderliğindeki Arap isyanıdır. Bu isyan, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş ve Osmanlı'nın Arap topraklarından çekilmesine yol açmıştır.



Ancak, Osmanlı'nın Arap coğrafyasındaki yönetimi sadece isyanlarla değil, bazı bölgelerde Arap aşiretlerinin de desteğiyle sürdürülmüştür. Bazı Arap liderleri Osmanlı yönetimine sadık kalmış ve imparatorluğun çeşitli bölgelerinde önemli roller üstlenmişlerdir. Dolayısıyla, Arapların Osmanlı İmparatorluğu'na karşı tutumu genellikle bölgesel, etnik ve politik faktörlere bağlı olarak değişkenlik göstermiştir.

Şerif Hüseyin, Osmanlı İmparatorluğu'nun Hicaz bölgesindeki Mekke'nin şerifi ve Hicaz'ın başkanıydı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefiki olan Almanya'nın düşmanlarıyla bağlantı kurarak, Osmanlı'ya karşı bağımsızlık mücadelesi verme niyetindeydi.


1916 yılında, İngilizlerle gizli bir anlaşma yaparak Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ayaklandı. Bu anlaşmada, İngilizler, Hüseyin'e Arap topraklarının bağımsızlığını ve kendisini bölgenin lideri olarak tanıma sözü vermişlerdi. Bu süreçte Hüseyin, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı isyan ederek, Arap Yarımadası'nın bağımsızlığı için mücadele etti.


Hüseyin'in isyanı, Arap Yarımadası'nın çeşitli bölgelerinde Osmanlı'ya karşı savaşlar başlatmasına yol açtı. Bunun sonucunda, 1916'dan itibaren Osmanlı yönetimi, bölgedeki kontrolünü kaybetmeye başladı. Hüseyin'in isyanı, Araplar arasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bağımsızlık ve özgürlük taleplerini güçlendirdi.


Ancak, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda bölgedeki siyasi dengeler ve Sykes-Picot Anlaşması gibi faktörler, Arapların beklentilerinin aksine bölgede yeni sınırların çizilmesine yol açtı ve Arapların beklediği bağımsızlık gerçekleşmedi. Bu durum, bölgede uzun süreli siyasi ve toplumsal etkiler doğurdu.

OSMANLI İMPARATORLUĞU NEDEN ÇÖKTÜ

 Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü bir dizi iç ve dış faktörün etkileşimi sonucunda gerçekleşti. Birincil nedenler arasında şunlar vardı:



1. **Ekonomik Zayıflık:** 19. yüzyılın başlarında, imparatorluk ekonomisi gerilemeye başladı. Ticaretteki dengesizlik, vergi toplamada zorluklar ve sanayileşme eksikliği ekonomiyi zayıflattı.


2. **Toplumsal ve Etnik Çeşitlilik:** İmparatorluk, farklı etnik gruplardan ve inançlardan oluşuyordu. Bu durum, içsel gerginliklere ve çatışmalara neden oldu.


3. **Siyasi Baskılar ve Reform Eksikliği:** İmparatorluk, modernleşme ve reformları gerçekleştirecek siyasi istikrarı sağlayamadı. Bu da yönetimdeki zayıflıkları ve dış güçlerin etkisini artırdı.


4. **Dış Baskılar ve Savaşlar:** Osmanlı İmparatorluğu, 19. ve 20. yüzyıllarda bir dizi savaş ve çatışma ile karşı karşıya kaldı. Balkanlar ve Kafkasya'daki kayıplar, imparatorluğun toprak bütünlüğünü zayıflattı.



5. **İstikrarsızlık ve Kaynakların Azalması:** İmparatorluk, içsel ayaklanmalar, isyanlar ve dış güçlerle sürekli savaşlar nedeniyle istikrarsız bir durumdaydı. Bu durum, kaynakları tüketerek imparatorluğun gücünü azalttı.


Sonuç olarak, bu faktörlerin birleşimi, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açtı ve I. Dünya Savaşı'nın sonunda imparatorluk parçalandı, ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla son buldu.

 Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü etkileyen bazı önemli olaylar ve süreçler şunlardı:


1. **Tanzimat Reformları:** 19. yüzyılın başlarında, Osmanlılar modernleşme çabaları kapsamında Tanzimat Reformları'nı başlattı. Bu reformlar, hukukun modernleştirilmesi, eğitimde iyileştirmeler ve azınlıkların haklarını güvence altına alan değişiklikler gibi alanlarda değişiklikler getirdi. Ancak, bu reformlar yeterince etkili olmadı ve toplumda gerçek bir değişim sağlayamadı.



2. **Balkan Savaşları:** 1912 ve 1913'te gerçekleşen Balkan Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa topraklarındaki son kalan yerlerini kaybetmesine neden oldu. Bu savaşlar sonucunda Osmanlı, Balkanlar'daki topraklarının büyük bir kısmını kaybederek gücünü daha da zayıflattı.


3. **I. Dünya Savaşı:** Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri tarafında katıldı. Ancak, savaşta yenilgi yaşandı ve imparatorluk büyük toprak kayıplarıyla karşı karşıya kaldı. Savaş sırasında yaşanan büyük kayıplar, ekonomiyi ve ordunun gücünü zayıflattı.


4. **Milliyetçilik ve Bağımsızlık Hareketleri:** İmparatorluk, farklı etnik grupların milliyetçilik ve bağımsızlık talepleriyle karşı karşıya kaldı. Bu gruplar kendi bağımsızlık mücadelelerini sürdürerek imparatorluğun parçalanmasına katkıda bulundular.


5. **Mondros Mütarekesi ve Sonrası:** Osmanlı İmparatorluğu, 1918'de Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi. Bu mütareke sonrasında işgal edilen bölgelerdeki kontrol müttefik devletler tarafından ele geçirildi ve İstanbul'da işgal başladı. Bu süreç Osmanlı'nın sonunu hızlandırdı.


Bu faktörlerin birleşimi, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne ve ardından topraklarının parçalanmasına yol açtı. Bu parçalanma sonucunda da günümüzdeki Orta Doğu ve Balkanlar'daki birçok modern devlet ortaya çıktı.