31.7.24

İsmail Haniye Kimdir -Yazı

 İsmail Haniye, Filistinli bir siyasetçidir ve Hamas'ın önde gelen liderlerinden biridir. 2006 yılında yapılan Filistin yasama seçimlerinde Hamas'ın zaferinden sonra Filistin Başbakanı olarak atanmıştır. 2007 yılında Hamas'ın Gazze Şeridi'ni kontrol altına almasıyla birlikte Haniye, Gazze Şeridi'ndeki hükümetin başında kalmaya devam etmiştir. Haniye, 2017 yılında Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı olarak seçilmiştir ve bu görevde devam etmektedir. Hamas'ın liderlerinden biri olarak, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalarda önemli bir figür olmuştur.

 


İsmail Haniye hakkında daha detaylı bilgi verebilirim:


**Doğumu ve Eğitimi:**

İsmail Haniye, 29 Ocak 1963'te Gazze Şeridi'nde, Şati mülteci kampında doğdu. Genç yaşta İslam Üniversitesi'nde eğitim gördü ve 1987 yılında Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.


**Hamas Kariyeri:**

Haniye, Hamas'ın kuruluş aşamasında aktif olarak yer aldı ve hareketin yükselişinde önemli rol oynadı. 1989 yılında İsrail tarafından tutuklanarak üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1992 yılında ise Lübnan'a sürgün edilen Filistinli liderler arasında yer aldı.


**Siyasi Kariyeri:**

2006 yılındaki Filistin yasama seçimlerinde Hamas'ın büyük bir zafer kazanması sonrasında, Haniye Filistin Başbakanı olarak atandı. Ancak, 2007 yılında Hamas ve El Fetih arasındaki çatışmalar sonucunda Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da iki ayrı yönetim oluştu. Haniye, Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetiminin başında kalmaya devam etti.


**Liderlik ve Strateji:**

Haniye, 2017 yılında Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı seçildi ve bu görevde Khaled Mashal'in yerini aldı. Bu pozisyonda, Hamas'ın siyasi ve askeri stratejilerini şekillendirmede önemli rol oynamıştır. Haniye'nin liderliğinde, Hamas'ın İsrail ile olan ilişkilerinde ve Filistin iç siyasetinde önemli gelişmeler yaşanmıştır.


**Aile ve Kişisel Yaşam:**

İsmail Haniye, evli ve 13 çocuk babasıdır. Ailesi, Gazze Şeridi'nde yaşamaktadır ve kendisi, mütevazı yaşam tarzı ve halkla yakın ilişkisi ile tanınır.


Haniye, Filistin-İsrail çatışmasında ve Filistin iç siyasetinde etkili bir figür olmaya devam ediyor. Hamas'ın ideolojisi ve stratejileri doğrultusunda hareket eden Haniye, Filistinli direnişin sembol isimlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

30.7.24

Erdoğan'dan İsrail'e ilk Osmanlı Tokadı -Yazı

 One Minute Hadisesi, 29 Ocak 2009'da İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda yaşanan bir olaydır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında geçen bir tartışma sırasında Erdoğan'ın, moderatörün konuşmasını kesmesi üzerine "One minute" diyerek itirazda bulunması ve ardından toplantıyı terk etmesiyle meydana gelmiştir. Bu olay, özellikle Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerde ve dünya medyasında büyük yankı uyandırmıştır.






Tabii, One Minute Hadisesi hakkında daha ayrıntılı bilgi vereyim:


### Arka Plan

2009 yılında Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda Gazze Savaşı'nın etkileri tartışılıyordu. Panelde, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa yer aldı.


### Olayın Gelişimi

- **Şimon Peres’in Konuşması:** Şimon Peres, Gazze'deki İsrail operasyonlarını savunan uzun bir konuşma yaptı. Peres, İsrail’in kendi güvenliğini koruma hakkını vurguladı ve Filistinlilerin İsrail’e yönelik saldırılarını eleştirdi.

- **Erdoğan’ın Tepkisi:** Erdoğan, konuşma sırası kendisine geldiğinde, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını ve sivillerin öldürülmesini eleştirdi. Ancak moderatör, Erdoğan’ın sözünü keserek süresinin dolduğunu söyledi.

- **"One Minute" İfadesi:** Erdoğan, moderatöre "One minute" (Bir dakika) diyerek müdahale etti ve konuşmasına devam etmek istedi. Moderatör izin vermeyince, Erdoğan, Peres'e doğrudan hitap ederek eleştirilerini sürdürdü.

- **Toplantıyı Terk Etme:** Erdoğan, sözlerinin kesilmesine ve adil konuşma süresi verilmemesine tepki göstererek paneli terk etti. Çıkışında, "Benim için Davos bitmiştir. Daha da Davos'a gelmem" dedi.


### Sonuç ve Yankıları

- **Türkiye ve İsrail İlişkileri:** Bu olay, Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerde gerilime yol açtı. Erdoğan’ın çıkışı, Türkiye'de ve Arap dünyasında büyük destek gördü.

- **Dünya Medyasında Yankıları:** Olay, dünya basınında geniş yer buldu ve Erdoğan'ın Davos'taki tutumu uluslararası alanda tartışıldı.

- **İç Politika ve Kamuoyu:** Türkiye’de Erdoğan’ın tavrı, geniş halk kesimleri tarafından olumlu karşılandı ve Erdoğan’ın popülaritesini artırdı.


One Minute Hadisesi, o dönemde uluslararası ilişkilerde ve Ortadoğu politikasında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edildi.

İsrail'e ilk Osmanlı Tokadı -Video


 

Bir Ay Doğar İlk Akşamdan


 

Beşkonak Köyü Yaylası


 

29.7.24

NATO Niçin Kurulmuştur ve Amacı Nedir -Video


 

NATO Niçin Kurulmuştur ve Amacı Nedir

 NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü), 1949 yılında kurulmuş olan bir askerî ittifaktır. Kuruluş amacı, üye ülkelerin ortak savunmasını sağlamak ve barışı korumaktır. NATO'nun kurulmasının temel sebeplerinden biri, II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa ülkelerinin Sovyetler Birliği'ne karşı güvenliğini artırma ihtiyacıdır. NATO Antlaşması'nın 5. maddesi, bir üyeye yapılan saldırının tüm üyelere yapılmış sayılacağını ve bu durumda ortak savunma mekanizmasının devreye gireceğini belirtir.



NATO'ya üye olan ülkeler şunlardır:


1. ABD

2. Almanya

3. Arnavutluk

4. Belçika

5. Birleşik Krallık

6. Bulgaristan

7. Çek Cumhuriyeti

8. Danimarka

9. Estonya

10. Fransa

11. Hırvatistan

12. Hollanda

13. İspanya

14. İtalya

15. İzlanda

16. Kanada

17. Karadağ

18. Kuzey Makedonya

19. Letonya

20. Litvanya

21. Lüksemburg

22. Macaristan

23. Norveç

24. Polonya

25. Portekiz

26. Romanya

27. Slovakya

28. Slovenya

29. Türkiye

30. Yunanistan


Üyelik listesi zamanla değişebilir, dolayısıyla güncel bilgileri NATO'nun resmi sitesinden veya güvenilir kaynaklardan kontrol etmek her zaman iyi bir fikirdir.

NATO hakkında daha ayrıntılı bilgi vereyim.


### NATO'nun Kuruluşu ve Amacı


**Kuruluş Tarihi:** 4 Nisan 1949


**Kuruluş Amacı:** NATO, II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa ülkelerinin güvenliğini artırmak ve Sovyetler Birliği'nin yayılmacı politikalarına karşı bir denge oluşturmak amacıyla kurulmuştur. Kuzey Atlantik Antlaşması, üye ülkeler arasında kolektif savunma ilkesini benimser. Bu ilkeye göre, bir üye ülkeye yapılan saldırı tüm üye ülkelere yapılmış sayılır (5. Madde).


### NATO'nun Temel İlkeleri


1. **Kolektif Savunma:** Bir üyeye yapılan saldırı, tüm üyelere yapılmış sayılır ve ortak savunma mekanizması devreye girer.

2. **Barışı Koruma ve Güçlendirme:** Uluslararası barış ve güvenliği koruma amaçlı faaliyetler yürütür.

3. **Demokrasi, Bireysel Özgürlükler ve Hukukun Üstünlüğü:** Üye ülkeler arasında bu değerlerin savunulması ve yaygınlaştırılması için çaba gösterir.


### NATO'nun Yapısı ve Karar Alma Süreci


NATO, siyasi ve askeri bir yapıya sahiptir. En üst karar alma organı olan Kuzey Atlantik Konseyi (North Atlantic Council), üye ülkelerin dışişleri bakanları, savunma bakanları veya devlet başkanları seviyesinde toplanır. Kararlar, oybirliği ile alınır, yani tüm üyelerin mutabakatı gerekir.


### NATO'nun Üyeleri


Başlangıçta 12 ülkenin kurucu üye olarak imzaladığı Kuzey Atlantik Antlaşması'na zamanla yeni üyeler eklenmiştir. İşte üye ülkeler ve katılım yılları:


1. **1949 (Kurucu Üyeler):**

   - ABD

   - Birleşik Krallık

   - Kanada

   - Belçika

   - Danimarka

   - Fransa

   - İzlanda

   - İtalya

   - Lüksemburg

   - Hollanda

   - Norveç

   - Portekiz


2. **1952:**

   - Türkiye

   - Yunanistan


3. **1955:**

   - Almanya


4. **1982:**

   - İspanya


5. **1999:**

   - Çek Cumhuriyeti

   - Macaristan

   - Polonya


6. **2004:**

   - Bulgaristan

   - Estonya

   - Letonya

   - Litvanya

   - Romanya

   - Slovakya

   - Slovenya


7. **2009:**

   - Arnavutluk

   - Hırvatistan


8. **2017:**

   - Karadağ


9. **2020:**

   - Kuzey Makedonya


### NATO'nun Faaliyetleri


NATO, barışı koruma operasyonları, insani yardım faaliyetleri, terörle mücadele ve kriz yönetimi gibi geniş bir yelpazede faaliyet göstermektedir. Öne çıkan bazı operasyon ve misyonları şunlardır:


- **Kosova (KFOR):** 1999 yılından beri Kosova'da barışı ve güvenliği sağlamak amacıyla faaliyet gösteren bir barışı koruma gücüdür.

- **Afganistan (ISAF ve Resolute Support Mission):** 2001 yılından itibaren Afganistan'da güvenlik ve istikrarı sağlamak için görev yapmıştır.

- **Akdeniz Diyaloğu ve İstanbul İşbirliği Girişimi:** NATO'nun Akdeniz bölgesi ve Orta Doğu ülkeleri ile işbirliğini güçlendirmek amacıyla yürüttüğü diplomatik girişimlerdir.


### Günümüzde NATO


Günümüzde NATO, siber güvenlik, hibrit tehditler, enerji güvenliği gibi yeni güvenlik tehditlerine karşı da stratejiler geliştirmekte ve üye ülkelerin savunma kapasitelerini artırmak için işbirliğini sürdürmektedir. NATO, küresel barış ve güvenlikte kilit bir aktör olarak faaliyetlerine devam etmektedir.

28.7.24

Geredenin Tarihi Kültürü ve Gezip Görülebilecek Yerleri -Video


 

Geredenin Tarihi Kültürü ve Gezip Görülebilecek Yerleri

 G E R E D E



Gerede 1923 yılında vilayet olan Bolu’nun Düzce Mudurnu,Göynük ile birlikte 4 kazasından biri haline gelmiştir.

Gerede, uluslararası bisiklet ve kayak kros yarışmaları için çok uygun orman içi spor alanlarına sahiptir. Dünyanın uluslararası bir karayoluna en yakın kayak merkezi Gerede’dedir.Her yıl Temmuz ayı içinde Esentepe’de geleneksel “Esentepe Yağlı Güreşleri” yapılır. Şehrin kuzeyinde Esentepe, Arkut Dağlarında yaylalar başlıca mesirelik alanlardır. Özellikle Gerede Yaylaları yayla turizmine çok uygundur.


TARİHİ:


Gerede” adının ilkçağlarda kullanılan “Kratia”dan türediği bilinmektedir.Tarih içersinde FLAVİOPOLİS, GEREDİA, KRATYA, GERDİBOLİ, GERDÜPEBOLİ, GERDEPEBOLİ, GERDELE, GEREDE isimleri ile söylenmiştir.Kuruluşu ilk çağda Anadolu’da medeniyet kurmuş BİTİNYALILAR devrine dayanır.Sırasıyla Bitinyalılar, Frigyalılar, Lidyalılar, İranlılar, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar idaresinde varlığını devam ettirmiştir. Roma imparatoru 1.Theodosisus(Büyük) Bithynia ve Paphlagonia’nın bir bölümünü ele geçirdiğinde burada “Honorias Eyaleti” ni kurduğunda Flaviopolis Honorias’ın önemli kentlerinden biri oldu.


Bizans İmparatorluğu zamanında İstanbul Patrikhanesine bağlı bir psikoposluk merkezidir.Orta çağda müslüman Türk’lerin eline geçmeden önce şehir merkezinin Keçi Kalesi diye bilinen yerde Bizans Hakimiyetinde olduğu bilinmektedir.


Müslüman Türklerin eline geçtikten sonra bugünkü yerinde bir uç beyliği şeklinde yeniden kurularak Oğuz Türkleri ile iskan edilmiştir.(1197)Günümüzde Kayı ön adlı köyleri hala varlıklarını devam ettirmektedirler.(Kayı,Kayıkiraz,Kayısopran,Salur,Afşar,Kösreli) Uç beyliği döneminde yarı bağımsız bir şekilde,Büyük Selçuklular,Anadolu Selçukluları,İlhanlılar’a bağlı olarak,Osmanlılar’a geçmeden önce de bir müddet müstakil beylik olarak yaşadı. I.Alaaddin Keykubat(1219-1237) zamanında Gerede Anadolu Selçıklu Devletini meydana getiren 21 eyaletten biri idi.


Yıldırım Beyazıt Kastamonu’ya ilerlerken Gerede’yi Osmanlı topraklarına kattı(1395).O devirde Yıldırım Beyazıt tarafından Gerede’ye bir cami,bir hamam ve iki medrese yaptırılmıştır.Köprülüler devrinde de 2 Kervansarayın varlığı bilinmektedir. 1692 yılında Gerede,Bolu Sancağına bağlı subaşılık haline getirildi.1812 yılında 19 kazanın birleştirilmesiyle Bolu-Safranbolu birleşerek mutasarrıflık kurulmuş ve Gerede bu yönetim içinde kaza merkezi olarak yer almıştır.1864 yılından 1870 yılına kadar nahiyelik dönemi yaşadı.1870 yılında Bolu Sancağına bağlı kurulan 5 kazadan biri de Gerede’dir.Nahiyeleri de Mengen ve Çağa’dır (Kastamonu Salnamesi,Devlet salnamesi).


İbn-i Batuta Seyahatnamesinde Gerede’yi şöyle anlatır:”Burası bir yayla eteğinde güzel ve büyük bir şehirdir.Çarşı ve caddeleri geniştir.Dünyanın en soğuk yerlerinden biridir.Ayrı ayrı mahallelere bölünmüş olup,her mahalle halkı kendi aralarında yaşar,öteki mahallelerle bir yakınlık kurmaya çalışmaz.”


Evliya Çelebi XVII.y.y.da Gerede’den geçmiş ve Seyahatnamesinde Gerede’yi şöyle anlatmıştır.“Gerede, Bolu sancağı hakinde subaşılıktır.150 akçelik kazadur.Yeniçeri serdarı vardır.Şehir bir vasi ova içinde olup 100 adet tahta ve kiremit örtülü tarzı kaim hanesi vardır.9 mahallesi,10 mihrabı var. Çarşı içindeki cami güzeldir.3 tekke,1 hamam,3 han,200 dükkan,7 kahvehanesi vardır.Cümle esnafından ziyade debbağ ve bıçakçısı vardır.Gerede göni ve sathiyanı meşhurdur.Abu havası latif yayla yerdir.Ahalisi gayet tendürüttür. Halkı ekseriya softa ve talebedir. Soğuğu pek çoktur.Efvah-ı nasta soğuk anılsa;Erzurum soğuğu beni Geredede bulun demiş,deyu darbumesel söylerler.Halkı zinde,mücessem,seci Türk taifesidir.4 çevresi,cenubu Kenkırı şehrine varıncaya kadar mamur nahiyelerdir.40-50 bin Etrak taifesi vardır.”


1810 yılında Morier isimli bir seyyah Gerede’ye uğramış ve “İran’a, Ermenistan’a, Anadolu’ya ve İstanbul’a Seyahat” eserinde şunları yazmıştır: ”Gerede büyük bir şehirdir, girişinde fazla miktarda deri fabrikaları (tabakhane)görülüyor.Dükkanlar ve pazarlar iyi görünüşlü Türklerle dolu.”


Milli Mücadele yıllarında 13 Nisan 1920 de Düzce’de başlayan ayaklanma 21 Nisanda da Gerede’ye sıçramış,Ankara Hükümetinin Bolu Mebusu Şükrü Bey ve Hüsrev Beylerin müfrezelerinden oluşan iyi niyet kurulu Gerede yolunda ayaklanan köylülerce yakalanarak Bolu ve Düzce’ye götürülmüştür.Bunun üzerine bölgeye gönderilen Rafet Bey 31 Mayıs ta Gerede isyanını bastırmıştır.


TURİZM:


İlçemizdeki eşsiz tabii güzelliklerin yanında hatırlatılmayı,tanıtılmayı,keşfedilmeyi bekleyen ve her biri kendi döneminin özelliklerini devam ettirmek için inatla direnen ve ne yazık ki birçoğu bilinçsizce yapılan tamir ve yenilemelerle yozlaşan tarihi mekanların bir kısmı ve sayıları birkaç tane kalan fakat bakımsızlıkları nedeniyle harap hale gelen ahşap evler bu güzellikleri tamamlar niteliktedir.


1. Camiler ve Türbeler


Hacı Emin Efendi Camii

1957 yılında ahşap çark örtü tarzında yeniden yapılmıştır. Demirciler Mahallesindedir.


Yıldırım Bayezid Camii

Şehir merkezinde Seviller Mahallesi sınırları içindedir.1395′te Sultan Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmış 1944 yılı depremiyle yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir.


Yukarı Tekke Camii

Kabiller Mahallesindedir. Kitabesine göre 1267 H. tarihinde Abdullah Efendi tarafından yaptırılmıştır. Cami kerpiç olup dikdörtgen planlıdır.


Şeyh Hüseyin Efendi Camii

Yapım yılı bilinmiyor. 1957 de yeniden ahşap çark örtü tarzında yapılmıştır. Demirciler Mahallesindedir.


Çataklı Camii

1974 yılında ahşap yapı tarzında olan cami betonarme olarak yeniden yapılmıştır. Seviller Mahallesindedir.


Aşağı Tekke Camii

1957 yılında yıkılarak yeniden imal edilmiştir. Seviller Mahallesindedir.


Aşağı Ovacık Köyü Camii

H. 1309 – M. 1891´de Mabeyn ser marangozu El Hac İbrahim tarafından yaptırılmıştır


Ramazan Dede Yatırı

Esentepe mesireliğindedir. 1071 Malazgirt savaşından sonra Anadolu´yu fethe çıkan Horasanlı akıncı Türklerinden Ramazan Dedenin küçük bir tepede bulunan kabri gelenler tarafından ziyaret edilmektedir


KEÇİ KALESİ


Şehrin 5 km kuzeyinde Arkut Dağı tepesindedir. Tarihi İpek Yolu üzerinde bir konaklama yeri olan Gerede´nin geçmişinde önemli, bir yeri olan kale halen varlığını devam ettirmektedir. Bir Ortaçağ yapısı olan Keçi Kalesi tahminen M.S. 7. ile 13.-14. y.y.lardan kalma bir yapıdır. 1995´te aslına uygun olarak restoresi başlamış ve tamamlanmıştır.


Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tarihi eser olarak tescil edilmiştir


Bir düşman Saldırısı üzerine şehir halkı mal ve hayvanları ile kaleye sığınır. Etrafa ha­kim bir büyük tepe üzerine yapılmış olan kale Geredeliler tarafından uzun süre istilacı düşmana karsı savunulur. Düşman tabii yapı ve Geredelilerin izin vermemesi üzerine kale etrafına yerleşmiş ve kaleyi almak için gündüzleri saldırmakta fakat muvaffak olamamaktadır. Bu nedenle onlarda bıkkınlık meydana gelmiştir. Zamanla kalede yiyecek sıkıntısı başlar. Şartlar Geredeliler için ağırlaşmaktadır. Bir gece kaledeki tüm keçilerin boynuzlarına mumları takarak yakıp kalenin dışına salıverirler ve hayvanları düşman karargâhına sürerler. Düşman bir anda neye uğradığını şaşırır. Karanlıkta ellerinde ateşlerle çok büyük bir ordunun üzerlerine geldiğini sanarak bozguna uğrayıp kaçışırlar, dağılıp giderler. Gerede­liler keçileri sayesinde istiladan kurtulmuştur. Hikâyeye göre kalenin ismi artik “Keçi Kalesi” olarak anılmaya başlar.


ASAR KALESİ


Bizans Döneminden önce olduğu söylenmektedir. İlçe merkezine yaklaşık 20 km. mesafede, Çağış, Akçaşehir, Ertuğral, Çalışlar Köyleri yolu üzerinde kayalık bir te­pe üzerindedir. Tepenin doğu tarafına inşa edilmiş olan kalenin iç kısmında şimdi girişleri kapalı olan kaya içi odalar bulunmaktadır. Tamamen kayalık bir alan olan teperin kuzey ve bati yönleri doğal sur halindedir. Gerek yapı tarzı gerek hakkında aşağıda anlatılan hikâye kaleyi olduksa ilginç hale getirmektedir. Burası bu haliyle turistlerin ilgisini çekecek boyuttadır. çevreye hakimlik ve çevredeki mükemmel tabiat güzellikleri bilhassa fotoğraf meraklılarının ilgisini çekecektir.


Hikâyeye göre kalenin bulunduğu tepeyle, doğusundaki tepe arasında, Ulusu deresi altından bir geçitle bağlantı bulunmaktadır. Aslında halk bu küçük tepede kurulu şehirde yasamakta ve bir düşman saldırısı anında dere geçidi vasıtasıyla Asar Kalesi´ne çıkarak kendisini savunmaktadır.


Çağış – Akçaşehir -Çalışlar koy yolları üzerinde, Asarlık mevkiinde yerleşim kalıntıları mevcuttur.


TARİHİ YERLER:


KİLİSELİ TÜCCAR HANI


Kitirler Mahallesinde iki katli olup alt kati hayvan barınağı, alışveriş merkezi ve kahvehane bölümünü üst katı ise konaklama odalarını kapsar. Binaya güneyde at arabası ye süvari girecek kadar geniş. bir kapıdan girilerek üstü açık büyük bir avluya geçilir. Avlu etrafında alt kat bati ve kuzey cepheleri taş, doğu cephesi sütunlarla çevrili odalar halindedir. Doğu cephesindeki pencerelerden birinde bulunan (Hicri 1215 – Miladi 1800) tarihi hanin bu tarihlerde inşa edildiğini göstermektedir.


Tarihi ipek yolu üzerinde tüccar ve kervanların bir konak­lama yeri olan handa bir odanın doğu cephesindeki pencerelerden birinin kilit tasında bulunan hac buranın kilise olarak kullanıldığı fikrini vermektedir.


TARİHİ GEREDE HAMAMI

Yıldırım Beyazıt Ankara Savaşı sırasında buradan geçerken burada bir takim kişilerin tabak esnafı olduğunu görür ve şehre bir hamam ve camii yaptırır. Yıldırım Beyazıt zamanında yaptırılan hamam yıkılmış ve karşısında şu anda hizmet veren hamam yapılmıştır. Bu yapılar Gerede´nin Eski İpek Yolu olarak adlandırılan Bağdat yolu üzerinde bir konaklama yeri olduğunu göstermektedir. Yine Fuat Köprülünün Köprülüler devrinde Gerede´de iki tane kervansaray olduğundan bahsetmesi bu görüşü desteklemektedir.


ÇALAR SAAT VE KULESİ

Şehir Merkezinde 1882´de Ahmet Usta tarafından yapılmıştır. Yıkılma tehlikesi geçirdiği için aslına uygun olarak 2005 yılında Belediye tarafından yeniden restore edilmiştir.


ÇOGULLU KOYU KEMER KÖPRÜSÜ

(H.12O7) Kesme tastan yapılmıştır. Yapı özelliğini korumaya devam etmektedir.


SALUR KÖYÜ KÖPRÜSÜ

Muhtemelen Çoğullu Köprüsü´nün yapıldığı yıllarda yapılmıştır. Fakat kendine has özelliği, sonradan yapılan beton ilave ile bozulmuştur.


SALUR KOYÜ MAĞARALARI

Eski insanları tasvir eden figür ve şekillerin var olduğu anlatılmaktadır.


DOĞAL GÜZELLİKLER:


Mesire Yerleri Tabii güzellikleri ile ormanla iç içe olan şehrimiz tertemiz havası pırıl pırıl gökyüzü ve çam kokuları ile son yıllarda yerli ve yabancı turistlerin ve kamp yapmak isteyen spor kulüplerinin ilgi odağı halindedir.


ESENTEPE

Esentepe´de, yeşil yemyeşil, mavi masmavi ve beyaz bembeyazdır. Esentepe´de yaz mevsimi kışı, kış mevsimi yazı kıskanır. Şehrin 1. km kuzeyinde 1300m. yükseklikte benzeri bulunmayan bir tabiat güzelliğine sahip ve tüm ilçeye hakim manzarası olan Esentepe mesireliğinde yaşları yüzyılları aşan çam ve köknar ağaçlan sadece buraya has bir görünüm koku ve güzelliktedir. Bilhassa yaz mevsiminde piknik yapanlarla dolup taşmaktadır. Doğal yapı bozulmamıştır, çevre temizdir. Eski adi Ramazan Dede olan bu eşsiz güzellikteki tepeye, Atatürk devamlı esen rüzgârı nedeniyle Esentepe ismini vermiştir. Esentepe´de yaşları yüzyıllara varan çam ağaçları sadece buraya has bir görünüm ve güzelliktedir. Yazın piknik, gezi, kros, çim kayağı, kış mev­siminde kış sporlan yapılır.


Tabii halinin ve ağaçların korunduğu, son zamanlara kadar kozalaklarının dahi toplanmayıp toprağa karıştığı Esen­tepe´de bastığınız her yeşil çim otlarının altında yumuşacık bir toprak yapısına sahiptir. Mini Marmara denizi şeklindeki havuzuyla belediye çay bahçesi, nostaljik kir lokantası ve üç Yıldızlı Esentepe Turistik Oteliyle konuklarına huzurlu bir ortamda eğlence ve dinlenme imkânı sağlamaktadır. Futbol sahaları da profesyonel ve amatör futbol takımlarının çalışma sahaları olarak hizmet vermektedir.


YAYLALAR:


Geredeliler, yaz mevsiminde, Hacı Veli 5. km, Seviller 7 km, Rumşah 8 km, Hasbeyler 13 km, Bucak 12 km yaylalarına çıkarlar. Mesire amaçlı, dağ havasında, gürültüden uzak bir ortamda dinlenmeyi düşünerek yaylacılığı devam ettirmektedirler.


Yünlü Yaylaları şehrin güneyinde 20 km´lik mesafede Ankara D-100 karayolu üzerinde yemyeşil piknik alanlarına sahiptir.


Orman içi Mesire Yerleri:


Kırklar, Demirpınar, Aşağı ve Yukarı Yağlıca, Ağalar Daği en çok misafir ağırlayan mesi­re yerlerindendir. Buralar or­man içindeki genelde buz gibi soğuk kaynak suları ve çeşmeleri bulunan mesireliklerdir.


Esentepe´nin kuzeyinde doğudan batıya devam eden Arkut sıradağları Gerede´de en yüksek noktasına ulaşır (1476m). Bu dağlar köknar ağaçları, kayın ve sari çam ağaçları ile yabani fındıklıklarla kaplıdır. Demirpınar mevkisi ve çevresi geyik koruma alanıdır. Dağ turizmi içinde yaylalar ve av sahaları çok elverişli durumdadır.

Esentepe ve Arkut Dağı´ndaki yaylalar, mesire alanları yazın yerli ve yabancı turistlerin dinlenme yerleridir.


GEREDE’YE ULAŞIM :


Önemli karayollarının üzerinde bulunması nedeniyle Gerede’ye ulaşım son derece kolaydır. İlçemiz, D100 uluslararası karayolundan çift şerit olarak Ankara’ya 137 km., Bolu’ya 52 km, İstanbul’a 300 km, Zonguldak’a 140 km, Karabük’e 90 km mesafede bir kavşak konumundadır. Gerede bağlantısının olduğu otoyol şehrin güneyindedir. Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa ve Bolu’ya düzenli otobüs seferleri vardır.


Gerede’ye gidebilmek için D100 karayolunda:


Bolu’dan her yarım saatte Geredeliler Turizm ve Gerede-Bolu Seyahat otobüslerine binebilirsiniz.

Ankara’dan Öz Bolu, Öz Gerede, Metro Turizm ve Bartın, Karabük, İstanbul otobüslerine binebilirsiniz.

İstanbul’dan Harem ve Esenler Terminallerinden Öz Bolu, Metro ve Ankara, Karabük otobüslerine binebilirsiniz.

YÖRESEL ÜRÜNLER:


Bölgemizde tarım yaygın olmamakla birlikte çok miktarda hayvan mevcuttur. Büyük ve küçükbaş, hindi(yöresel adı “curuk”), kaz, ördek, tavuk bolca bulunur. Yöresel gıda maddeleri olarak yöreyle özdeşleşmiş kaz eti , hindi eti ve keş sayılabilir. Ayrıca şakşak helvası, köfter, çam balı daha başka bir çok helva, turşu ve reçel çeşidi mevcuttur. Yöre köylerinin bazılarında şeker pancarı(yöresel adı “çükündür”) yetiştiriciliği vardır. Bölgede çok çeşitli bir mantar zengiliği vardır. Kanlıca, ak kayışkan, kara kayışkan, gökgöbek, domalan ya da dömelen, cincile, tellice, ebişke, dede sakalı mantarı, inekcin, geyik mantarı, bal mantarı, nadir de olsa kuzu göbeği mantarı vs. sayılabilir. Dağlarda bol miktarda kuşburnu, böğürlen ve ahududu da mevcuttur. Türkiye’nin en kaliteli armutları Gerede’de yetişir. Osmanlı döneminde kalitesi Isparta gülüne denk güller yetiştirilirdi. Ancak gül üretimi günümüzde bitmiştir.


GEREDE YEMEKLERİ:


ET HAŞLAMA

KIZARMIŞ KAZ

HİNDİ DOLMASI

SOMUN EKMEĞİ (KÖY EKMEĞİ)

KÜL KÖMECİ

BAZLAMA

KATMERLİ GÖZLEME

KOL GÖZLEMESİ

CİZLEME

KÖMEÇ

PUF BÖREĞİ

SU BÖREGI

ETLİ MAKARNA

KEDİ BATMAZ

MIHLAMA

HÖŞMERİM

PALİZE(PALUZE)

YALAMUK

BAKLAVA

SARILI BURMA

TEL KADAYIF

UN HELVASI

EKMEK HELVASI

REÇELLER

Gerede’nin Meşhur Gül Reçeli:Özellikle Ramazan ayında gül reçeli sofranın vazgeçilmezlerindendir.Reçel Denince Şekerci Tevfik’in Yaptığı Reçelleri hatırlamak lazım. Ramazan ayından önce patlak kaplarda alınırdı.Gül yapraklarından yapılır, hoş kokulu reçeller hazırlanırdı.


Ayrıca evlerde, Yörede yetişen kızılcık, vişne, böğürtlen, dağ çileği gibi meyvelerin reçelleri yapılmaktadır. Gerede”de kuru ve yaş kayısıdan da reçel yapılır.


MANTAR ÇEŞİTLERİ VE YEMEKLERİ:


Yörenin yerli halkı, ilkbahar ve sonbaharda yetişen mantarların kavurarak yada böreklerde kullanarak tüketirler. Bu mantarlardan kanlıca, tereyağında kızartılarak yenir. Tellice mantarı önce haşlanır, eysıran yardımıyla dövülür. Soğan, kıyma ve yumurta ile kavrulur.


Kayışkan mantarı da ayni tellice gibi pişirilerek yenir. Cincile adı yenilen ve çok küçük ve kahverengi olan bu mantar da tereyağında kavrularak yenir.


MUTFAKTA KULLANILAN ARAÇ GEREÇLER


Köylerde yemekler ocaklarda, kuzine sobalarda, maltızda, odun ve kömür ile;ekmekler, baklavalar ise evlerin bahçelerinde bulunan fırınlarda pişirilir. Yörede hemen hemen evde bulunan mutfak araç ve gereçlerinin bir kısmı şunlardır:


Hamur Teknesi: Ağaçtan oyulması ile yapılan, boyutları değişen hamur kabıdır.


El Yaslagacı: Ağaçtan yapılan yassı ve küçük sapı olan bir alettir. Bazlamaç yapımında kullanılır.


Pislahaç: Genişliği yaklaşık el kadar olan, ağaçtan yapılmış, yassı ve sapı olan bir alettir. Gözleme, cizleme, yufka çevirmede kullanılır.


Eğsiran: Üçgen şeklinde olan, sapı, hamur kazımada kullanılan, 20-25 cm uzunluğunda demir parçasıdır.


Demir Sac: Yuvarlak şekilli saç parçasıdır. Altında ateş yakılarak uzerinde çizleme, gözleme ve yufka pişirilir.Bir de topraktan yapılan saç vardır. Bu sacda daha çok bazlamaç pişirilir.


Sac Ayağı: Üzerine tencere, taya, sac gibi şeyler koymak için yapılan, üç ayaklı, üçgen biçimindeki demir destektir.


Güveç: Topraktan yapılan pişirme kabıdır.


Sahan: Bakırdan yapılan, kapağı olan, kenarı düz veya iş1emeli tabaktır.


NE ALINIR?


Deri kemer, çanta, cüzdan ve aksesuar gibi deri ürünlerini şehir merkezinde faaliyet gösteren imalathanelerden temin edebilirsiniz.


İbrik, güğüm, sahan, kazan v.b. bakir el sanatları ürünlerini Bakırcılar çarşısı´ndan temin edebilirsiniz.


Helke: Taban dan, ağzı geniş, sapı olan uzunca bir kaptır. Daha çok süt konulur. Daha büyüğüne” stil” denir.


İbrik (Ubruk): Yandan kulplu, emzikli, boynu uzun, bakırdan yapılan su kabıdır.


Güğüm: İbriğin daha büyüğüne ve emziksiz olanıdır.


Bunlardan başka oklava, tabla, kazan, kevgir yörede kullanılan diğer mutfak araçlarıdır.

27.7.24

Naim Süleymanoğlu Kimdir -Video


 

Naim Süleymanoğlu Kimdir

 Naim Süleymanoğlu, 23 Ocak 1967'de Bulgaristan'ın Mestanlı (Momçilgrad) kentinde doğmuş, halterde efsaneleşmiş bir sporcudur. "Cep Herkülü" lakabıyla tanınan Süleymanoğlu, kariyeri boyunca birçok dünya ve olimpiyat rekoru kırmıştır. İşte ayrıntılı bilgiler:



### Erken Yaşam ve Kariyer Başlangıcı

- **Doğum:** 23 Ocak 1967, Mestanlı, Bulgaristan.

- **Halterle Tanışma:** Genç yaşta haltere ilgi duydu ve yeteneği kısa sürede fark edildi.

- **Bulgaristan Dönemi:** 1980'lerin başında Bulgaristan milli takımı için yarışmaya başladı. Bu dönemde pek çok gençler dünya rekoru kırdı.


### Türkiye'ye İltiacısı ve Başarıları

- **Türkiye'ye Kaçış:** 1986 yılında Melbourne'deki Dünya Şampiyonası sırasında Bulgaristan'dan Türkiye'ye iltica etti.

- **Türkiye Vatandaşlığı:** Türkiye’ye sığındıktan sonra vatandaşlık aldı ve Türk milli takımı adına yarışmaya başladı.


### Olimpiyatlar ve Dünya Şampiyonaları

- **Olimpiyat Başarıları:**

  - 1988 Seul Olimpiyatları: Altın madalya.

  - 1992 Barselona Olimpiyatları: Altın madalya.

  - 1996 Atlanta Olimpiyatları: Altın madalya.


- **Dünya Şampiyonaları:** Birçok dünya şampiyonasında altın madalya kazandı ve dünya rekorları kırdı. Toplamda 47 dünya rekoru kırmıştır.


### Rekorlar ve Teknik Özellikler

- **Rekorlar:** Süleymanoğlu, özellikle koparma ve silkme gibi tekniklerde dünya rekorları kırarak tarihe geçti.

- **Boyu:** 1,47 metre boyunda olmasına rağmen müthiş bir güç ve dengeye sahipti, bu yüzden "Cep Herkülü" lakabını aldı.


### Emeklilik ve Sonraki Yaşam

- **Emeklilik:** 2000 yılında aktif sporculuk kariyerini sonlandırdı.

- **Siyasi Kariyer:** Spor kariyerinin ardından kısa bir süre siyasetle ilgilendi.

- **Sağlık Sorunları:** Yıllar içinde sağlık sorunları yaşadı ve 18 Kasım 2017'de İstanbul'da hayatını kaybetti.


Naim Süleymanoğlu, spor dünyasında iz bırakan, olağanüstü başarıları ve rekorları ile hatırlanan bir isimdir. Hem Türkiye'de hem de dünya çapında halter sporunun en büyük efsanelerinden biri olarak kabul edilir.

26.7.24

Olimpiyatlar -Video


 

OLİMPİYATLARIN TARİHİ

 Olimpiyat Oyunları, MÖ 776 yılında antik Yunan'da Olimp Dağı eteklerindeki Olympia'da başlayan ve her dört yılda bir düzenlenen spor etkinlikleridir. İlk başta sadece Yunan şehir devletleri arasında yapılan yarışmalardan oluşuyordu. 









Modern Olimpiyat Oyunları ise Fransız baron Pierre de Coubertin'in öncülüğünde 1896 yılında Atina'da başlatıldı. İlk modern Olimpiyat Oyunları'nda sadece 14 ülkeden sporcular katıldı ve toplam 43 etkinlik gerçekleştirildi. Bu oyunlar zamanla büyüyerek günümüzde yaz ve kış olimpiyatları olarak iki ayrı organizasyon halinde yapılmaktadır. Yaz Olimpiyatları her dört yılda bir düzenlenirken, Kış Olimpiyatları da yine dört yılda bir, ancak Yaz Olimpiyatları'nın düzenlenmediği yıllarda yapılmaktadır. 


Olimpiyat Oyunları, dünya genelinde en prestijli spor etkinliklerinden biri olarak kabul edilir ve yüzlerce ülkeden binlerce sporcunun katılımıyla gerçekleşir.

Tabii, Olimpiyat Oyunları'nın tarihçesi ve evrimi hakkında daha fazla bilgi vereyim:


### Antik Olimpiyat Oyunları

- **Başlangıç:** MÖ 776'da Yunanistan'ın Olympia kentinde başladı.

- **Etkinlikler:** Yarışlar, at yarışları ve pentatlon gibi çeşitli atletik müsabakalar vardı.

- **Önem:** Sporcular, Tanrı Zeus'a adanmış tapınakta yarışırlardı ve kazananlar büyük onur kazanırdı.

- **Kapanış:** MS 393 yılında Roma İmparatoru I. Theodosius tarafından putperestlik unsurları nedeniyle yasaklandı.


### Modern Olimpiyat Oyunları

- **Kuruluş:** Pierre de Coubertin'in öncülüğünde 1894 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) kuruldu ve ilk modern Olimpiyat Oyunları 1896'da Atina'da yapıldı.

- **Genişleme:** 1900 Paris Olimpiyatları'nda kadınlar ilk kez yarışmalara katıldı. 1924 yılında Kış Olimpiyatları başlatıldı.

- **Yaz ve Kış Olimpiyatları:** İlk başlarda aynı yıl içinde yapılırken, 1994'ten itibaren farklı yıllarda yapılmaya başlandı.

- **Büyüme:** İlk oyunlarda birkaç yüz sporcu varken, günümüzde binlerce sporcu katılmaktadır. Ayrıca birçok yeni spor ve etkinlik programa dahil edilmiştir.


### Önemli Dönüm Noktaları ve Değişimler

- **1928 Amsterdam:** Olimpiyat meşalesi ilk kez kullanıldı.

- **1936 Berlin:** İlk televizyon yayını yapıldı ve meşale yarışları başlatıldı.

- **1960 Roma:** İlk kez tüm oyunlar televizyonlarda canlı yayınlandı.

- **1980 Moskova ve 1984 Los Angeles:** Soğuk Savaş dönemindeki boykotlar önemli olaylardandı.

- **1992 Barselona:** Profesyonel sporcuların katılımına izin verildi, bu da oyunların popülaritesini artırdı.


### Olimpiyatların Günümüzdeki Rolü

- **Kültürel Etki:** Olimpiyatlar, dünya çapında kültürel değişim ve barışın sembolü haline geldi.

- **Ekonomik Etki:** Ev sahibi şehirler ve ülkeler için büyük ekonomik fırsatlar sunar, ancak maliyetler ve getiriler tartışma konusudur.

- **Sosyal ve Politik Etki:** Olimpiyatlar zaman zaman politik protestolara ve sosyal hareketlere sahne olmuştur.


### Olimpiyat Sembolleri

- **Olimpiyat Halkaları:** Beş kıtayı temsil eden beş halka (mavi, sarı, siyah, yeşil ve kırmızı) birbirine geçmiş olarak gösterilir.

- **Olimpiyat Meşalesi:** Antik Yunan'dan modern oyunlara kadar süregelen bir gelenek olarak, oyunların başlamasından önce yakılır ve oyunlar süresince yanar.

- **Madalya:** Altın, gümüş ve bronz madalyalar, birinci, ikinci ve üçüncü sırayı alan sporculara verilir.


Olimpiyat Oyunları, dünya çapında barış, birlik ve dostluğu teşvik eden en büyük spor etkinliği olarak kabul edilir.


Lastik Üzerindeki İşaretlerin Anlamları

 İHTİYAÇ OLUNCA ÖĞRENİYORSUN... İlk başta bulunan “195” rakamı taban genişliğini belirten rakamdır.  Normal basınçlı haldeki yani şişirilmiş...