Kasım 29, 2023

EMİNE ERDOĞANDAN FİLİSTİN MESAJI


Biz bugün; toprağı yastık, gökyüzünü yorgan edinen Gazze’deki masumların yanındayız. Filistin’in özgürlük mücadelesinin yanındayız.



Çünkü dünyanın bir yerinde haksız bir dava uğruna masumlar acımasızca öldürüldüğü sürece hiçbirimiz, hiçbir yerde tam anlamıyla güvende olamayacağız. 


Filistin Halkı ile Uluslararası Dayanışma Günü’nde yeniden küresel vicdana sesleniyoruz; katliamla karşı karşıya kalan hamile kadınlar, yenidoğan bebekler, tüm siviller için geçici ateşkes değil, derhal kalıcı ve sürdürülebilir barış talep ediyoruz. 


Şüphesiz zalime değil, zulme düşman olan, kalbini kin ve nefretle doldurmadan merhameti ve kardeşliği tercih edenler bilsin ki; yalnız değilsiniz. 


Türkiye, her ne olursa olsun daima mazlum ve masunların yanında olacak, Gazze'ye insani yardım göndermek için çalışacaktır. Ve inanıyorum ki, sonunda da insanlık galip gelecektir. #FreePalestine

Kasım 28, 2023

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ TOPLUMA ETKİLERİ

Sivil toplum kuruluşları, toplumda çeşitli etkiler yaratabilirler. Bunlar şunları içerebilir:



1. **Toplumsal Değişim ve Dönüşüm:** Sivil toplum kuruluşları, belirli bir amaç veya konu etrafında toplumu bilinçlendirerek ve harekete geçirerek toplumsal değişim ve dönüşüm sağlayabilirler. Örneğin, insan hakları, çevre koruma veya eğitim gibi konularda farkındalık oluşturabilirler.


2. **Politik Katılım ve İfade Özgürlüğü:** Bu kuruluşlar, bireylerin politik süreçlere katılımını teşvik edebilirler. Aynı zamanda ifade özgürlüğünü destekleyerek, insanların seslerini duyurabilecekleri bir platform sunabilirler.


3. **Toplumsal Hizmetler ve Yardım:** Sivil toplum kuruluşları, yardım ve hizmetleri topluma ulaştırabilirler. Özellikle dezavantajlı gruplara yönelik destek programları veya ihtiyaç sahiplerine yardım etmek gibi faaliyetlerde bulunabilirler.


4. **Lobi Faaliyetleri ve Kamu Politikası:** Bazı sivil toplum kuruluşları, belirli bir konuda politika yapıcılarına etki etmek ve değişiklik sağlamak amacıyla lobi faaliyetlerinde bulunabilirler.


5. **Toplumsal Dayanışma ve Birlik:** Bu kuruluşlar, toplumsal dayanışmayı artırabilirler. İnsanları bir araya getirerek ortak bir amaç etrafında birlik ve dayanışma oluşturabilirler.


Bu etkiler, sivil toplum kuruluşlarının çeşitli türlerine ve hedeflerine göre değişebilir. Ancak genel olarak, sivil toplum kuruluşları toplumsal iyiliği teşvik etmek, toplumu güçlendirmek ve belirli sorunlara çözüm bulmak için önemli bir rol oynarlar.

Elbette, sivil toplum kuruluşlarının etkileriyle ilgili daha fazla bilgi verelim:


1. **Demokratik Katılımın Artırılması:** Sivil toplum kuruluşları, demokrasinin güçlenmesine katkıda bulunabilirler. Halkın katılımını teşvik ederek, demokratik süreçlerde daha etkili bir şekilde yer almasını sağlayabilirler.


2. **Eğitim ve Bilinçlendirme:** Sivil toplum kuruluşları, bilinçlendirme faaliyetleri yoluyla insanları belirli konularda eğitebilir ve bilgilendirebilirler. Bu da toplumun o konuda daha bilinçli ve bilgili olmasını sağlar.


3. **Sosyal Adaletin ve Eşitliğin Desteklenmesi:** Çeşitli konularda çalışan sivil toplum kuruluşları, sosyal adaletin ve eşitliğin sağlanması için çaba gösterebilirler. Örneğin, cinsiyet eşitliği, ırkçılıkla mücadele, LGBT+ hakları gibi konularda çalışarak toplumsal farkındalık oluşturabilirler.


4. **Çevre Koruma ve Sürdürülebilirlik:** Birçok çevre odaklı sivil toplum kuruluşu, doğal kaynakların korunması, çevrenin temiz tutulması ve sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar yürütürler. Bu sayede çevresel bilinçlilik artar ve çevresel sorunlara çözümler bulunabilir.


5. **Barış ve İnsan Hakları:** Sivil toplum kuruluşları, barışın korunması, çatışmaların çözülmesi ve insan haklarının savunulması gibi alanlarda faaliyet gösterebilirler. Bu tür kuruluşlar, çatışma bölgelerinde arabuluculuk yapabilir veya insan hakları ihlallerine karşı mücadele edebilirler.


Sivil toplum kuruluşlarının etkileri geniş bir yelpazede olabilir ve çalıştıkları alanlara göre değişkenlik gösterebilir. Ancak genel olarak, bu kuruluşlar toplumu güçlendirir, farkındalık oluşturur, politika değişiklikleri sağlar ve sosyal sorunlara çözüm bulma sürecine katkıda bulunurlar.

Kasım 27, 2023

İSRAİLLİ REHİNENİN KASSAMA YAZDIĞI MEKTUP

 İsrailli rehine Danielle'in kendisi ve kızı Emilia adına El-Kassam Tugayları'na yazdığı mektup:



"Geçtiğimiz haftalarda bana eşlik eden generaller için, Görünüşe göre yarın yollarımızı ayıracağız, ancak size tüm kalbimle teşekkür ediyorum.


Kızım Emilia'ya karşı gösterdiğiniz olağanüstü insanlığınız için. Onun için ebeveyn gibiydiniz, ne zaman isterse odanıza davet ediyordunuz. Hepinizin sadece arkadaş değil, gerçek, iyi kalpli sevdikleriniz olduğu duygusunu kabul ediyor.


Akıl hocası olarak onunla geçirdiğiniz uzun saatler için teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim. Ona karşı sabırlı olduğunuz ve hazırda bulunmasa bile onu tatlılarla, meyvelerle ve her şeyle şımarttığınız için teşekkür ederim.


Çocuklar savaş bölgelerinde olmamalı, ancak sizin ve yol boyunca tanıştığımız diğer nazik insanlar sayesinde kızım Gazze'de kendini bir kraliçe olarak gördü...

ve genel olarak dünyanın merkezi olma hissini kabul ediyor.


Askeriyeden liderliğe uzanan uzun yolculuğumuzda ona nezaketle, özenle ve sevgiyle davranmayan tek bir kişiyle bile karşılaşmadık.


Buradan kalıcı bir psikolojik travma ile ayrılmadığı için sonsuza kadar minnettarlığımın esiri olacağım. İçinde bulunduğunuz zor duruma ve Gazze'de yaşadığınız ağır kayıplara rağmen gösterdiğiniz nazik davranışı unutmayacağım.


Dilerim ki bu dünyada gerçekten iyi arkadaş olabileceğimizin kıymeti bilinir. Hepinize sağlık ve esenlik diliyorum. Size ve ailelerinize sağlık ve sevgi. Çok teşekkür ederim.


Danielle & Emilia

Kasım 25, 2023

HAMAS TERÖR ÖRGÜTÜ MÜ

 Hamas terör örgütü müdür?

Size uzun uzun Hamas'ın tarihinden bahsetmek yerine, örneklendirerek anlatayım.


Yarın Yunanistan,

Anadolu bin yıl önce bizim toprağımızdı diyerek Türkiye'yi (İngiltere/ABD desteğiyle) işgal edip İyonya Devletini ilan ediyor.

Bu işgale karşı

İçerideki bazıları(Mankurt):

'İki devletli çözüm olsun, kardeş kardeş oturalım, tadımız kaçmasın' derken,

Büyük çoğunluk(Kuva-yı Milliye):

'Hayır, burası Türk toprağıdır. İyonya devletini asla kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz' diyor.


Sonra zamanla bu işgal Anadolu'da Türkleri, çocuklarını ve kadınlarını öldürmeye başlıyor.

Anadolu'yu iki ayrı parçaya bölerek, ibadethaneleri, okulları ve iş yerlerini sistematik olaral yıkıyor.

Türk milletinin evlerini/arazilerini alıkoyuyor ve şehirleri 5 metrelik duvarlarla çevirerek yapılabilecek tüm ambargoları (su/ısınma/gıda dahil) uyguluyor.


Sonrasında (Kuva-yı Milliye) tüm bu zulme karşı bir hareket başlatıyor. Hhemen akabinde siyasete atılıyor ve seçime girerek %70 halk desteği ile kazanıyor.

Ancak bu seçim; hem İyonya, hemde destekçileri tarafından tanınmıyor.

Mankurt tarafının lideri de bu seçimi tanımayıp meclisi fes ederken,

İyonya ve destekçileri, Kuva-yı Milliye'yi terör örgütü ilan ediyor.

Tüm bunlara haklı olarak tepkisini gösteren Kuva-yı Milliye, kendi toprağını peşkeş çeken Mankurt taraf da dahil olmak üzere İyonya'ya karşı silahlı direnişe başlıyor.


Tabi bundan sonra İyonya Devleti katliamlarını en az 10 kat arttıyor.

Mankurt taraf bu katliama sessiz kalarak, karşı direnişe geçen Kuva-yı Milliye'ye ayrılıkçı/radikal diyerek çatışıyor.

Artık en son Anadolu topraklarının sadece %10'u Türklerin elinde kalıyor ve 'yeter artık, ya istiklal ya ölüm' diyen Kuva-yı Milliye son kurtuluş savaşını başlatıyor.


Ne destansı bir hikaye değil mi?

İşte burada Mankurt'un yerine Abbas/El Fetih'i koyun.

Kuva-yı Milliye yerine Hamas'ı koyun.

İyonya zaten İsrail, destekçileri İngiltere/ABD vs.


Şimdi, Hamas terör örgütü müdür?


Not: Aşağıdaki fotoğraf,

Erdoğan'ın yıllardır Abbas/Hamas barışı için yaptığı görüşmelerinden sadece bir tanesi.

Abbas'ın ihaneti ile bugün Gazze yerle yeksan edilirken,

Batı Şeria'da da etnik temizliğe başlandı.

Demek ki, işgal hiçbir zaman ılımlı/radikal ayrımı yapmıyor/muş.

Hasan Basri AYDENİZ



ORTADOĞU=DÜNYAYA HAKİM OLMANIN YOLU

 Dünyaya hakim olmanın yolu tam 5 bin yıldır Ortadoğu ve Akdeniz'e hakim olmaktan geçmiştir.



Bugün Gazze'ye yapılan işgal girişimi,

Dün Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen'de olduğu gibi,

Esasen Türkiye'ye karşı ilan edilmiş bir 'Ortadoğu+Akdeniz = Yeni Dünya' düzeni/hakimiyeti savaşının kilometre taşlarıdır.


Ortadoğu'yu yıllardır uyguladıkları darbeler, işgaller ve terör örgütleri üzerinden kafesleyen(!) İngiltere/ABD/İsrail ittifakının önünde duran tek engel, nihai olarak Türkiye'dir.


Bu nedenle,

Türk devletinin en üst perdeden (ilk olarak 2018 yılından başlayarak) her sene ve defaatle dile getirdiği;

'Bize sunulana tabi değil, belirleyici olarak yeni dünya düzeninde yerimizi alacak ve Akdeniz'de bir oldu-bittiye asla müsade etmeyeceğiz' söylemleri,

Bağımsızlığına karşı ilan edilmiş bu savaşa karşı net bir meydan okumadır.


Türk Devleti yıllardır bu planların hedefinde olduğunu çok iyi bilmekle beraber, 

Görülen-görülmeyen birçok alan ve sahada hazırlığını yapmaktadır.

Bugün Kızıldeniz'den Afrika'ya, Kafkasya'dan Balkanlar'a son 150 yıldır hiç olmadığı kadar etkin nüfuz etmiş olan Türkiye,

Çağ atlattığı (bilinen ve vakti geldiğinde bilinecek olan) askeri gücü/inkişafi ile beraber;

Hazırdır.


Bugün atılan adımlara karşı 'fazla vaktimiz kalmadı, 5 sene sonra hiç baş edemeyiz' endişesiyle alelacele harekete geçenler şunu unutmasın,

Türk Devletinin 'öngörülemeyen' bir B planı her daim mevcuttur.

Hasan Basri AYDENİZ 


EN UZUN YAŞAYAN İMPARATORLUKLAR

 En uzun süre varlık gösteren imparatorluklardan biri Roma İmparatorluğu'dur. Roma İmparatorluğu, M.Ö. 27'den MS 476'ya kadar yaklaşık 500 yıl boyunca varlığını sürdürmüştür. Diğer uzun süre varlık gösteren imparatorluklar arasında Çin'deki Han Hanedanı, Osmanlı İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu da bulunmaktadır. Bu imparatorluklar, farklı zaman dilimlerinde uzun süre ayakta kalmış ve etkilerini tarihsel süreçte göstermişlerdir.



1. **Roma İmparatorluğu:** Roma İmparatorluğu, tarih boyunca Batı Avrupa, Akdeniz ve Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü kontrol etmiştir. M.Ö. 27'de Augustus'un ilk imparator olarak ilan edilmesiyle başlamış ve MS 476'da Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ile son bulmuştur. Roma, yönetim yapısı, hukuk sistemi, mimarisi ve askeri stratejileriyle büyük bir etki bırakmıştır.



2. **Han Hanedanı:** Çin'deki Han Hanedanı, M.Ö. 206'dan MS 220'ye kadar hüküm sürmüştür. Bu dönem, Çin'de bilim, teknoloji ve sanatın geliştiği, Çin Seddi'nin inşa edildiği ve Çin kültürünün temelini oluşturduğu bir zamandır. Han Hanedanı, Çin'deki toprak birliğini sağlamış ve birçok icat ve gelişmeyle dikkat çekmiştir.



3. **Osmanlı İmparatorluğu:** Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu'da kurulan bir Türk devleti olarak başlamış ve 1299'dan 1922'ye kadar varlığını sürdürmüştür. İmparatorluk, Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bir kısmını kapsamıştır. Osmanlılar, farklı kültürleri bir arada yaşatmış, etkileyici mimari eserler inşa etmiş ve uzun süreli birçok savaşa katılmıştır.



4. **Bizans İmparatorluğu:** Roma İmparatorluğu'nun Doğu yarısında, Roma'nın çöküşünden sonra kurulan Bizans İmparatorluğu, M.S. 330'dan 1453'e kadar sürmüştür. İstanbul (Konstantinopolis) başkentleri olmuş ve Doğu Roma İmparatorluğu olarak da bilinmişlerdir. Bizans, sanat, felsefe, hukuk ve edebiyatta önemli katkılarda bulunmuş ve Hristiyanlık'ın yayılmasında etkili olmuştur.


Her biri kendi zamanında önemli olan bu imparatorluklar, dünya tarihine derin ve çeşitli şekillerde etki etmişlerdir. Hangi imparatorluk hakkında daha fazla detay almak istediğinizi belirtebilirseniz daha derin bilgiler sunabilirim.

ÖLÜM VAR-ABDURRAHMAN ÖNÜL-İLAHİ


 

Kasım 23, 2023

Arapların Osmanlıya İsyanı ve Şerif Hüseyin

 


Tarihte çeşitli dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu'nun ilişkileri farklı milletlerle çeşitli durumlar yaşamıştır. Bazı Arap aşiretleri veya grupları Osmanlı yönetimine karşı bazı isyanlar veya çatışmalar yaşamış olsa da, genel olarak "Araplar" olarak genelleme yapmak doğru olmaz. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Araplar içindeki tutumlar ve ilişkiler değişkenlik göstermiştir ve bazı Arap aşiretleri Osmanlı yönetimine sadık kalmıştır. Bu nedenle, tüm Arapların Osmanlı İmparatorluğu'na ihanet ettiği söylenemez, çünkü bu genel bir ifade olur ki tarihi gerçekleri tam olarak yansıtmaz.

Elbette, Osmanlı İmparatorluğu, farklı etnik gruplardan ve coğrafi bölgelerden oluşuyordu. Araplar da bu gruplardan biriydi ve Osmanlı yönetimine farklı tepkiler vermişlerdi.


Osmanlı döneminde Araplar genellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı bölgelerinde yaşıyorlardı. Bazı Arap aşiretleri veya grupları, Osmanlı idaresine karşı isyanlar veya ayaklanmalar düzenlemişlerdi. Özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru Arap Yarımadası'nda, özellikle Arabistan'da Osmanlı yönetimine karşı çeşitli isyanlar gerçekleşmişti. Bunlardan biri de 1916'da Şerif Hüseyin liderliğindeki Arap isyanıdır. Bu isyan, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş ve Osmanlı'nın Arap topraklarından çekilmesine yol açmıştır.



Ancak, Osmanlı'nın Arap coğrafyasındaki yönetimi sadece isyanlarla değil, bazı bölgelerde Arap aşiretlerinin de desteğiyle sürdürülmüştür. Bazı Arap liderleri Osmanlı yönetimine sadık kalmış ve imparatorluğun çeşitli bölgelerinde önemli roller üstlenmişlerdir. Dolayısıyla, Arapların Osmanlı İmparatorluğu'na karşı tutumu genellikle bölgesel, etnik ve politik faktörlere bağlı olarak değişkenlik göstermiştir.

Şerif Hüseyin, Osmanlı İmparatorluğu'nun Hicaz bölgesindeki Mekke'nin şerifi ve Hicaz'ın başkanıydı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefiki olan Almanya'nın düşmanlarıyla bağlantı kurarak, Osmanlı'ya karşı bağımsızlık mücadelesi verme niyetindeydi.


1916 yılında, İngilizlerle gizli bir anlaşma yaparak Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ayaklandı. Bu anlaşmada, İngilizler, Hüseyin'e Arap topraklarının bağımsızlığını ve kendisini bölgenin lideri olarak tanıma sözü vermişlerdi. Bu süreçte Hüseyin, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı isyan ederek, Arap Yarımadası'nın bağımsızlığı için mücadele etti.


Hüseyin'in isyanı, Arap Yarımadası'nın çeşitli bölgelerinde Osmanlı'ya karşı savaşlar başlatmasına yol açtı. Bunun sonucunda, 1916'dan itibaren Osmanlı yönetimi, bölgedeki kontrolünü kaybetmeye başladı. Hüseyin'in isyanı, Araplar arasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bağımsızlık ve özgürlük taleplerini güçlendirdi.


Ancak, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda bölgedeki siyasi dengeler ve Sykes-Picot Anlaşması gibi faktörler, Arapların beklentilerinin aksine bölgede yeni sınırların çizilmesine yol açtı ve Arapların beklediği bağımsızlık gerçekleşmedi. Bu durum, bölgede uzun süreli siyasi ve toplumsal etkiler doğurdu.

OSMANLI İMPARATORLUĞU NEDEN ÇÖKTÜ

 Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü bir dizi iç ve dış faktörün etkileşimi sonucunda gerçekleşti. Birincil nedenler arasında şunlar vardı:



1. **Ekonomik Zayıflık:** 19. yüzyılın başlarında, imparatorluk ekonomisi gerilemeye başladı. Ticaretteki dengesizlik, vergi toplamada zorluklar ve sanayileşme eksikliği ekonomiyi zayıflattı.


2. **Toplumsal ve Etnik Çeşitlilik:** İmparatorluk, farklı etnik gruplardan ve inançlardan oluşuyordu. Bu durum, içsel gerginliklere ve çatışmalara neden oldu.


3. **Siyasi Baskılar ve Reform Eksikliği:** İmparatorluk, modernleşme ve reformları gerçekleştirecek siyasi istikrarı sağlayamadı. Bu da yönetimdeki zayıflıkları ve dış güçlerin etkisini artırdı.


4. **Dış Baskılar ve Savaşlar:** Osmanlı İmparatorluğu, 19. ve 20. yüzyıllarda bir dizi savaş ve çatışma ile karşı karşıya kaldı. Balkanlar ve Kafkasya'daki kayıplar, imparatorluğun toprak bütünlüğünü zayıflattı.



5. **İstikrarsızlık ve Kaynakların Azalması:** İmparatorluk, içsel ayaklanmalar, isyanlar ve dış güçlerle sürekli savaşlar nedeniyle istikrarsız bir durumdaydı. Bu durum, kaynakları tüketerek imparatorluğun gücünü azalttı.


Sonuç olarak, bu faktörlerin birleşimi, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açtı ve I. Dünya Savaşı'nın sonunda imparatorluk parçalandı, ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla son buldu.

 Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü etkileyen bazı önemli olaylar ve süreçler şunlardı:


1. **Tanzimat Reformları:** 19. yüzyılın başlarında, Osmanlılar modernleşme çabaları kapsamında Tanzimat Reformları'nı başlattı. Bu reformlar, hukukun modernleştirilmesi, eğitimde iyileştirmeler ve azınlıkların haklarını güvence altına alan değişiklikler gibi alanlarda değişiklikler getirdi. Ancak, bu reformlar yeterince etkili olmadı ve toplumda gerçek bir değişim sağlayamadı.



2. **Balkan Savaşları:** 1912 ve 1913'te gerçekleşen Balkan Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa topraklarındaki son kalan yerlerini kaybetmesine neden oldu. Bu savaşlar sonucunda Osmanlı, Balkanlar'daki topraklarının büyük bir kısmını kaybederek gücünü daha da zayıflattı.


3. **I. Dünya Savaşı:** Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri tarafında katıldı. Ancak, savaşta yenilgi yaşandı ve imparatorluk büyük toprak kayıplarıyla karşı karşıya kaldı. Savaş sırasında yaşanan büyük kayıplar, ekonomiyi ve ordunun gücünü zayıflattı.


4. **Milliyetçilik ve Bağımsızlık Hareketleri:** İmparatorluk, farklı etnik grupların milliyetçilik ve bağımsızlık talepleriyle karşı karşıya kaldı. Bu gruplar kendi bağımsızlık mücadelelerini sürdürerek imparatorluğun parçalanmasına katkıda bulundular.


5. **Mondros Mütarekesi ve Sonrası:** Osmanlı İmparatorluğu, 1918'de Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi. Bu mütareke sonrasında işgal edilen bölgelerdeki kontrol müttefik devletler tarafından ele geçirildi ve İstanbul'da işgal başladı. Bu süreç Osmanlı'nın sonunu hızlandırdı.


Bu faktörlerin birleşimi, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne ve ardından topraklarının parçalanmasına yol açtı. Bu parçalanma sonucunda da günümüzdeki Orta Doğu ve Balkanlar'daki birçok modern devlet ortaya çıktı.

Kasım 22, 2023

ESKİ İSTANBUL 13 ARALIK 1930


 Eski İstanbul - 13 Aralık 1930


Açıklama


1930 YILININ İSTANBUL'U (SESLİ)


Konuşmaları Dikkatlice Dinleyin!


VİDEO İÇERİĞİ


* Tarak ve kaşıkların elle üretilmesi, nargile içen bir adamın görüntüleri.


* Eski İstanbul'un çarşı görüntüleri


* Türk kadınları İstanbul'un bir köy kuyusundan su çekiyor.


* Yine İstanbul'a posta taşıyan bir tır konvoyunun gelişini görüyoruz. * Taşıttan yapılan çekimlerde Eski İstanbul'u görüyoruz.


* Sultan Ahmed Camii avlusunun kısa bir görüntüsü.


(Bu görüntülerin ham hali Güney Carolina Üniversitesi film arşivinde saklanmaktadır)

İSTANBUL 1920-1924 ARASI GÖRÜNTÜLERİ



 İstanbul 1920 - 1924 Yılları Arası Görüntüleri!


Eski İstanbul'un insanlarını, camilerini, meydanlarını ve boğaziçini gördüğümüz bu video ile o yıllara tanıklık edebiliyoruz.

Videodaki insanların hiçbiri hayatta değil...

MÜKEMMEL İKİLİ


 

DEMİR KUBBEYİ KÖR EDEN FİLİSTİNLİ ÖMER

 


Demir Kubbe'yi etkisiz hale getiren kişi, 1991 doğumlu Omar Z. M. A. çıktı. Gazze İslam Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Programcılığı Bölümü mezunu Omar, aynı tarihlerde, Gazze İçişleri Bakanlığı adına bir hackleme programı yazdı. Bu program tüm telefonlara sızabilme etkisine sahipti. İsrail, radarına aldığı Omar A.'yı yakalamak için çeşitli planlar yaptı.

NORVEÇ'TEN GELEN ŞÜPHELİ İŞ TEKLİFİ

2019 yılında bu kapsamda Omar A.'ya AM isim Norveçli yazılım şirketinden iş teklifi yapıldı. Anabella sahte ismiyle kendini tanıtan sözde şirket görevlisi, Gazzeli gençten bilgisayar programlama ve uygulama sistemleri tasarlamasını istedi. Bir süre sonra ise aynı şirketten Leonardio Causer ve Roland Gales adli kişiler Omar A.'yı aradı. Omar bu kişilere, "Whatsapp'tan görüntülü konuşalım" dedi. Ancak iki isim, her defasında bundan kaçındı. Teklif ısrarını sürdüren Norveçli şirketin yöneticileri, şirketin Belçika şubesinde işe alım yapabileceklerini belirterek ıslak imzalı Schengen vize davetiyesini Gazze'ye gönderdi. Ancak Omar A. bu davete rağmen artan şüpheleri üzerine Norveçlilerin iş teklifini reddetti.

MOSSAD İSTANBUL'DA DA KISKACA ALDI

Dünyanın en iyi yazılımcılarından ve hackerlerinden (bilgisayar korsanı) biri olarak gösterilen Omar A., 3 Mart 2020'de Mısır'ın başkenti Kahire üzerinden resmi yollarla çalışmak üzere İstanbul'a taşındı. Linkedin uygulaması üzerinden bilgisayar programlama ve yazılım alanlarında uzaktan dersler veren Omar, Türkiye'de Mossad tarafından sıkı takibe alındı. Mossad adına ilk teması, Nisan 2021'de Raed Ghazal adlı ajan kurdu. Fransız şirket Think Hire'ın İnsan Kaynakları yöneticisi olduğunu iddia ederek whatsapp üzerinden Omar ile irtibat kuran Ghazal, "Uygulama Yardımcısı" pozisyonunda iş teklifinde bulundu. Haziran ve Ağustos 2021'de İstanbul Beylikdüzü Marmara Park AVM, Bayrampaşa Forum İstanbul AVM ve Fatih Historia AVM'de yüzyüze mülakatlar yaparak Omar'ı şirkete kazandırmaya çalışan Raed Ghazal, bir süre sonra bir başka Mossad elemanı olan Omar Shalabi'ye işi devretti

TEK HEDEF TEL AVİV'E KAÇIRMAK

Ghazal ve Shalabi'nin tek hedefi, yazılımcı genci önce Avrupa'ya götürmek, oradan da İsrail'in başkenti Tel Aviv'e kaçırmaktı. İki Mossad elemanı, Omar A. ile telekonferans gerçekleştirdi. Görevi diğer ajana devreden Raid Ghazzal bir süre sonra ortadan kayboldu. Omar Shalabi, İnsan Kaynakları programı üzerinden eleman çalıştırma, ekleme ve silme ile ilgili bir program yazması karşılığında 10 bin ABD doları teklif etti. Programı hızlıca aktif hale getiren A.'ya bu para Fransız firma Think Hire'dan 3 parça şeklinde Kuveyt Türk hesabına gönderildi. Paraları gönderen ise John Foster sahte kimliğini kullanan Mossad elemanıydı.

20 BİN DOLAR MAAŞLA AKLINI ÇELMEYE ÇALIŞTI

Parayı gönderen kişiler, Filistinli Omar A.'ya yurtdışına seyahat etme sorununun olup olmadığını da devamlı gündemde tuttu. İlerleyen süreçte Mossad casusu Omar Shalabi, Omar A.'ya başka bir iş teklifinde bulunarak Haziran 2022'de Karadağ pasaportu taşıyan Nikola Radonij'e (44) işi devretti. Radonij, 28-31 Ağustos 2022 tarihlerinde İstanbul'da Karaköy Hoteli'nde konaklayan Mossad casusu Radonij, Gazzeli Omar'le hotelde yüz yüze görüşerek İstanbul'da kalması durumunda 5 bin 200 dolar sabit maaş, Brezilya'da et kesim fabrikasında proje uzmanı olarak çalışmayı kabul etmesi durumunda ise 20 bin dolar maaş teklifinde bulundu.

EV ADRESİ İÇİN GÖÇ İDARESİ TEZGAHI

Radonij, Mossad'a çalışan istihbarat elemanları Abdülber Muhammet Kaya, Foad Osama Hıjazı ve Fas uyruklu Youssef Dahmane isimli şahıslarla internet tabanlı projede birlikte çalışacaklarını belirtti. Bu şahıslardan birisini seçmesini istedi. Şahısların hepsi Mossad'la irtibatlıydı. Nikola Radonij, Omar A.'ya hemen pasaportunu ve ikametgâh adresini göndermesini istedi. Mossadlı casus, İstanbul İl Göç İdaresinde tanıdıkları olduğunu, kendisine İstanbul'da oturum alacağını belirtti. Amaç; Omar'ın İstanbul'daki ev adresini ele geçirmekti. Çünkü Omar A. ikamet adresinin gizlemek adına görüşme yaptığı noktalara üç otobüs değiştirerek gidiyordu. Nikola Radonij ısrarla yurtdışına gelmesi gerektiğini, şirketin kendisine ihtiyacı olduğunu belirtti. Bu ısrar üzerine devreye giren Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), uzun süredir kaçırılabilineceğini düşündüğü Omar Albaisy'i ikaz ederek yurt dışına çıkmasını engelledi.

Ancak Omar A., Eylül 2022'de İsrail'le diplomatik ilişkisi olmayan Malezya'ya 15 günlüğüne gezmek için seyahat etmeye karar verdi. MİT İstanbul Bölge Başkanlığı İstihbarata Karşı Koyma Dairesi (İKK), Omar A.'ya yönelik şüpheli iş tekliflerinden daha önceden haberdar olduğu için yurt dışına çıkmadan önce gerekli tüm uyarıları yaptı. Acil durumlarda telefonu kapatılsa bile sürekli konum bilgisini İstanbul'a yollayan bir uygulama A.'nın telefonuna yüklendi

MALEZYA'DA MOSSAD KAÇIRDI

Omar A., Malezya'ya gidince pusuda bekleyen Mossad harekete geçti. Üç ayrı hücreyle takipte olan Mossad, Malezyalı yerel kaynaklarından oluşan bir ekip oluşturdu. Liderliğini bir kadının yaptığı iki ayrı grup, Omar A.'yı 28 Eylül 2022 gecesi Malezya'nın simge yapısı Petronas İkiz Kuleleri'ne yakın bir mesafedeki Jalan Yap Kwan Seng bölgesinden Omar A.'yı bir araca zorla bindirdi. Yanındaki arkadaşına da sessiz olmasını söyleyen grup, Kuala Lumpur federal bölgesinden uzaklaşarak 50 kilometre uzaklıktaki Selangor bölgesindeki bir dağ evinde Omar A.'yı çapraz sorguya aldı.

Mossad timi, Hulu Langat bölgesindeki dağ evinde Tel Aviv'le video konferans yöntemiyle 36 saat sorguladıkları Omar A.'ya ağır işkence uyguladı. Tel Aviv'den bağlanan Mossad yöneticileri sorguda Demir Kubbe'yi körleştirmeyi başaran Filistinli bilgisayar programcısına bu programı nasıl geliştirdiğini, hangi kodlama dilini kullandığını, İsrail kamu görevlileri ve askerlerinin kullandığı android tabanlı cep telefonlarını hackleyen sistemi nasıl kapatabileceklerini öğrenmeye çalıştı. Ayrıca İstanbul'da kendisiyle beraber elektronik harp savaşı yürüten başka bilgisayar mühendisi, yazılım mühendisi ve bilgisayar programcısı olup olmadığı sorgulayan Mossad, hackleme sistemini geliştiren ağın nasıl kurulduğunu, hangi teknolojiyi kullandığını tek tek sordu.

MİT DEVREYE GİRDİ, MALEZYA OPERASYON YAPTI

MİT, kaçırılma olayını öğrenir öğrenmez Malezya'daki muhataplarına konunun çok acil olduğunu belirterek Filistinli yazılımcının dağ evinden kurtarılması için bulunduğu nokta konumunu gönderdi. Saatler sonra Malezya Özel Harekat timleri, dağ evine şok baskın gerçekleştirdi. Genç Filistinli sağ olarak kurtarıldı. Kuala Lumpur Sulh Ceza Mahkemesi, Filistinli yazılımcıyı kaçırıp sorgulayan 11 kişi hakkında tutuklama kararı verdi.

Bu önemli operasyonun ardından, geçtiğimiz haftalarda MİT koordinesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri de bir Mossad ajanını İstanbul'da yakaladı. Filistinli Omar A.'ya bir proje ortaklığı çerçevesinde yaklaşan Foad Osama Hıjazi, MİT tarafından deşifre edilince düğmeye basıldı. Hıjazi, İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad'a casusluk yapmaktan İstanbul'da tutuklanarak cezaevine gönderildi.

DAHİ YAZILIMCI SAFE HOUSE'TA TUTULUYOR

MİT'in devreye girmesi sonucu kurtarılan Omar A., Türkiye'ye getirildi. MİT kontrolündeki bir Safe House'ta (Güvenli Ev) kalan Omar A., ustası olduğu yazılım çalışmalarına da devam ediyor.

MALEZYA'DAKİ İLK OLAY DEĞİL

Çoğunluğu Müslüman olan ve Filistin davasının güçlü bir destekçisi olan Malezya'nın İsrail ile herhangi bir diplomatik ilişkisi bulunmuyor. SABAH'ın yaptığı araştırmaya göre, İsrail devletinin Malezya'daki kaçırılma vakası ilk değil. 2018 yılında yine Hamas üyesi Gazze doğumlu elektrik mühendisi Fadi Muhammed el-Batş, Kuala Lumpur'da Mossad'a bağlı çalışan iki motosikletçi tarafından vurularak öldürüldü. Malezya yerel medyası da Fadi Muhammed el-Batş'in İsrail gizli servisi tarafından öldürüldüğünü yazdı.

Abdurrahman ŞİMŞEK (SABAH)