Hırkasız Derviş Muhsin Yazıcıoğlu

Hüseyin Öztürk
Hüseyin ÖZTÜRK
Yeni Akit
25.03.2016
Ben milletim uğruna adamışım kendimi
Bir doğrunun imanı bin eğriyi düzeltir
Zulüm Azrail olsa hep Hakk’ı tutacağım
Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir. Abdurrahim Karakoç.
Yiğit başı dumansız olmazmış. Her iki yiğidimizin de başı hiç dumansız kalmadı. Kalmadı lakin yiğitlikleriyle dumanlar arasından çıkıp, memlekete ve millete olan sevdalarını hep haykırdılar.

Bundan yedi sene önce, 25 Mart 2009 yılında “Yunus yüzlü Muhsin Yazıcıoğlu”nu yine dumanlı bir dağ başında kaybetmiştik.
Yazıya şiiriyle başladığımız Abdurrahim Karakoç’u ve Muhsin Yazıcıoğlu’nu, rahmetle anarak, ruhlarına birer Fatiha gönderip, diyeceklerimizi yola koyalım. 
• 
Dostluğun belki çok tarifi vardır ama bütün tarifler “vefa”da toplanmıştır.Vefa göstermek, dostluğun ahiretteki belgesidir.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun tartışılmaz yönü; vatanına, bayrağına, milletine, dinine ve devletine karşı vefalı olmasıydı.
Bu özelliğinin bariz örneklerinden birisi, Türkiye’nin en zor vakitlerinde,“Namlusunu millete çeviren tanka selam durmam” diyerek, vesayetçilerle darbe zihniyetli siyasetçilere karşı gösterdiği yiğitliği idi.
Bir başka vefası da bugünleri o günlerden görerek, Türkiye’nin bağımsızlığına ve istikrarına karşı birleşen karanlık kesimlerin iç yüzünü, dönemin Başbakanı R. Tayyip Erdoğan ile paylaşmasıydı. 
Rabbim rahmetiyle kuşatsın, “Anadolu ve Yiğit” kavramlarının yegâne temsilcisiydi. Helal süt ve lokma bütün hücrelerinde mevcuttu.
• 
Sık görüşmesek de sıkı dosttuk. Arkadaşlarına;
“Hüseyin ağabeyiniz oyunu AK Parti’ye verir, Erdoğan ile beni aynı sever, biz de onu severiz, çünkü sevdamız ortak ve aramızda hiçbir ayrılık yoktur” derdi.
12 Eylül öncesi MTBB gençliği ile Ülkücü gençliğin çatışmasını, Muhsin Yazıcıoğlu önlemiştir. Biz MTTB temsilcileri olarak, Muhsin Bey ve arkadaşları da Ülkü Ocaklarının temsilcisi olarak yurt çapındaki çatışmaların önlenmesi için büyük gayretler sarf etmiştik.
Rahmetlinin hiç sevmediği ve asla kabullenmediği şey, ülkü ideolojisinde“ırkçılığa” yer verilmesiydi. O hep Yunus yüzlü olan birisiydi.
Bu hususta kendi ifadesine yer verelim:
“Ülkücülerin birliği yetmez! Ben doğulusu batılısı, Kürdü Türkmeni, Alevisi Sünnisi, bu mübarek topraklarda ezan sesiyle ve al bayrağın altında bir olsun istiyorum.
Beraber mutlu olalım diyorum. Lise yıllarında özlem duyduğumuz Türk dünyasıyla birleşsek diyorum. İslam dünyasıyla beraber olsak diyorum”.
• 
Rahmetli Yazıcıoğlu’nu, bugün Erdoğan’ı sevmeyen kâfirlerle, münafıklar da sevmezdi. Ama bu iki grubun dışındaki tüm insanlar, Erdoğan gibi Muhsin hayranıydı. 
Tefekkür ve teenni sahibiydi. Tevazuu ve kanaatkârlığı sebebiyle siyasetçiden çok, “hırkasız bir derviş” gibiydi. Şöyle derdi:
“Peygamberimizin ismini duyduğumda hüzünleniyorum, görevini yerine getiremeyen bir köle gibi”. Yazıyı yine bir ifadesiyle sonlandıralım.
Siyaset nedir? Toplumun ihtiyaçlarını doğru belirleyerek, o ihtiyaçlara çözüm bulmak sanatıdır. Öyleyse benim ihtiyacım Müslümanca yaşamak”. 
Hüseyin ÖZTÜRK
Yeni Akit
25.03.2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BUNU MU İSTİYORSUNUZ!!!

CEVİZ KURDU

KARİYE CAMİİ-İKİNCİ AYASOFYA

BİR GÜN BIR ÖĞRETMEN

AHLAT