İmam Hatipleri ikmal etmek hedef olmalıdır

Hayrettin KARAMAN
Yeni Şafak
06.03.2016
Mescidler, medreseler ve tekkeler medeniyetimizin okulları, eğitim ve öğretim kurumları idi. Medeniyetimiz büyük bir vurgun yedi, şimdilerde
yeniden kendine gelme ve dönme sarsıntıları/ hareketleri dönemine girilmiş gibidir (inşallah).

Bu dönemde eskiye ait herhangi bir kurumu adıyla, sanıyla, şekliyle, programıyla… yeniden uygulamaya kalkışmak olacak bir şey değildir.

Ne olabilir?

Elimizdeki imkanları, imanımızın gereği olan maksada, en uygun bir şekilde kullanmak için çaba göstermek olabilir.


Elimizdeki imkanlar nelerdir?

Başta Diyanet İşleri Başkanlığı, İmam Hatip Okulları ve İlahiyat Fakülteleri olmak üzere resmi ve sivil eğitim ve öğretim kurumlarıdır ve bunların faaliyetleridir.

Mevcut durum ve şartlara rağmen Diyanet'i kaldıralım veya sivil topluma bırakalım diyenlerde akıl ve hikmet noksanı vardır.

“İmam Hatip Okullarını ve İlahiyat Fakültelerini kaldıralım, bunların yerine medreseyi kuralım” diyenler de ne dediklerini bilmiyorlar!

Böyle bir değişim, ancak medeniyet yolculuğunun nihayetine yakın veya nihayeti olan bir merhalede oluşabilir. Oluşan da yine eskinin aynı olmaz; zaten eskisi de her yerde ve zamanda birbirinin aynı değildi.

Bu konu bana “tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan” ikilemini hatırlatıyor. Bugün elimizde tavuk olarak yukarıda adlarını saydığım üç kurum var; hikmete uygun yürüyüş, bu tavukları zaman içinde ıslah ederek istenilen yumurtayı vermelerini ve tabii olarak bu yumurtalardan da istenilen yeni civcivlerin çıkmasını sağlamaktır.

Bizim teklifimiz ve yıllardır aynı yola girenlerle birlikte uygulamaya çalıştığımız yöntem, “İslâmî eğitim ve öğretim ile meşgul olan kurum ve kuruluşlar arasında diyalog ve işbirliği oluşturmak, hep birlikte ve ihlas içinde (gerçek ve tüzel kişilikler için değil, İslam ve ümmet için) yardımlaşarak amaca doğru yürümektir”.

Mektep, medrese, tekke, daha başka sivil toplum örgütlerinin ortak amacı Doğru İslam'ı öğrenmek ve öğretmek, yaşanması için en uygun eğitimi vermek olmalıdır. “Doğru ve en uygun” konularında görüş ve tercih farklılıkları kaçınılmazdır, ama bunların da bir tefrika ve kavga vesilesi haline getirilmemesi mümkündür. Nasıl asırlar boyu Ehl-i Sünnetin itikad ve fıkıh konularında farklı mezhebleri olmuş, ama bu mezheblerin mensupları birbirini İslam'dan ve Ehl-i Sünnet camiasından dışlamamış, her biri kendi düşünce, yorum ve içtihadını uygulamış, ama hepsi birden de “İslam ümmeti” olmuşlarsa bugün de bu ruhun yakalanması zorunludur ve samimiyet varsa mümkündür.

Bugün İmam Hatip Okulları ve İlahiyat Fakülteleri çevresinde, bunlarla işbirliği yaparak karşılıklı eksikleri tamamlamak için faaliyet gösteren birçok medrese, kurs, ders, dernek, vakıf… vardır. Birbirinden adam çalmak, yalnızca kendi doğrularını herkese mal etmeyi amaçlamak gibi zararlı niyetler ve çabalar olmadığı sürece bunlar arasındaki yardımlaşma ve işbirliğinin insana mutluluk veren sonuçlarını görüyoruz.

Dimyat'tan pirinç getireceğim diye evdeki yarmayı ve bulguru yele verenler sonunda pişman olurlar; elde ne pirinç olur ne de bulgur kalır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BUNU MU İSTİYORSUNUZ!!!

CEVİZ KURDU

KARİYE CAMİİ-İKİNCİ AYASOFYA

BİR GÜN BIR ÖĞRETMEN

GERİ GELSİN O GÜNLER ANNE