ABD Diyanet Center: Bir vizyon ve ihanet hikayesi

Kemal Öztürk
Kemal ÖZTÜRK
Yeni Şafak
01.04.2016

Kemal Öztürk/Washington

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yarın Washington yakınlarında açılacak olan 'Diyanet Center'ın ilginç hikayesini dinleyin. Tam ibretlik bir hikayedir.

Satılması için uğraşılan bir arazi

Diyanet İşleri Başkanlığı, ABD Maryland eyaletinde 1993 yılında, 62 dönümlük bir arazi alır. Arazi Washington'a 30 dakika uzaklıktadır. 2007 yılında Diyanet İşleri Başkanlığından yöneticiler arazinin durumunu görmek için buraya gelir. Başkanlığa verilen bilgide, arazinin ormanlık içinde olduğu, bazı yerlerinin sulak, başkente de uzak olduğu söylenir. Buradan Diyanet yöneticilerine yapılan tavsiyede,“Bu arazi satılırsa, ABD'de on tane ev alınır ve hepsi mescit yapılabilir” denir.

Dönemin Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Mehmet Görmez, 2008'de bir toplantı için ABD'ye gelirken, bu arazinin satılması için de görevlendirilir. Buranın satılmasıyla elde edilecek gelirle on tane ev alarak, mescit yapılması için plan yapması da istenir.

Başbakan Erdoğan devreye giriyor

Mehmet Görmez araziye gelir. Arazinin güzelliği, büyüklüğü ve Washington'a yakınlığından çok etkilenir. Buranın satılmasının hata olduğunu düşünür ve Washington'dan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nu arar. Durumu anlatır, kararı tekrar gözden geçirmek için Türkiye'ye döner.

Burada büyük bir cami, kültür merkezi benzeri bir şey yapılabileceğini, bunu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a anlatmaları halinde, onun da konuya sıcak bakacağını söyler. Hemfikir olurlar.

Mehmet Görmez, 2008 yılında Türkiye-Avusturya maçı için Viyana'da olan Başbakan'la orada görüşür. Başbakan, araziden haberdar olduğunu, ne yapmak istediklerini sorar. Konuyu dinler, hemen TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ı arar. Washington'daki bu araziye uygun bir proje hazırlaması için Mehmet Görmez'le beraber hemen ABD'ye gitmesini ister. Görmez, Bayraktar ve bir mimar, bir hafta sonra ABD'ye gider, arazide incelemelerde bulunur.

Görünmez bir elin engelleme çabaları

İnceleme esnasında, ABD'de yaşayan Türklerden bir grup, Bayraktar'la özel bir görüşme yapmak ister. Görüşmenin sonuna doğru Görmez de görüşmeye davet edilir. Bayraktar, arazinin ormanlık olduğunu, meskun bir yer olmadığını ve satılmasının sanki daha uygun olacağını belirtir. Ayrıca, bu arazinin satılması halinde, ABD'de on tane ev alınabileceğini, bunların da mescit yapılmasının daha etkili sonuçlar vereceğini de söyler. Tıpkı Diyanet görevlileri gibi. Hatta araziye talip olanların olduğunu da söyler. Ancak orada karar verilmez ve ekip Türkiye'ye döner.

Yine de arazide inceleme yapan mimar bir proje hazırlar ve hep beraber Başbakan Erdoğan'a gidilir. Proje, bir cami, bir Kur'an kursu, bir de lojmandan ibarettir. Başbakan projeyi beğenmez ve eleştirir. TOKİ Başkanı, arazinin uygun olmadığı fikrini ve satılması gerektiğini tekrarlar. Başbakan ve Görmez buna karşı çıkar.

Başbakan Erdoğan, TOKİ'yi devreden çıkartır, Mimar Hilmi Şenalp'i görevlendirir. Görmez ve Şenalp yeniden ABD'ye gider. Yol boyunca nasıl bir merkez yapacaklarını konuşurlar. Araziyi görünce kanaatleri kesinleşir. Döndüklerinde Mimar Şenalp, araziye caminin ötesinde, içinde Türk evleri, kültür merkezi, araştırma merkezi, Türk hamamı, kütüphane de olan çok büyük bir proje hazırlar. Projeyi Görmez'le birlikte Başbakan'a sunalar. Başbakan projeyi çok beğenir ve hemen başlanmasını ister.

Cemaat'in önemli ismi Görmez'e geliyor

Proje için ABD'li yetkililerden izin alınmasında çok zorluk çekilir. Ayrıca bütçe sıkıntıları yaşanır. Bu esnada, Gülen Cemaati'nin önde gelen isimlerinden Mustafa Özcan, Mehmet Görmez'e gelir. Diyanet'in Washington'daki arazisine yakın bir yerde büyük bir yer aldıklarını, burada çok güzel bir cami yapacaklarını, bütçesini bulduklarını, bu nedenle Diyanet'in cami ve merkez yapmasına gerek olmadığını söyler. Ancak Görmez teklifi kabul etmez, çalışmalara devam edilir.

Bu büyük projenin temeli, 2013 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından atılır.

ABD'de dengeleri etkileyecek proje Cemaat'i rahatsız etti

Bu arazinin satılması ve parasıyla on tane ev alınıp mescide çevrilmesini Diyanet'e söyleyen, Cemaat'in adamlarıdır. Erdoğan Bayraktar'la görüşüp, ikna eden grup da onlardandır. Araziyi satın almak isteyenler yine aynı kişilerdir. Cemaat, buranın yapılmaması için her türlü yolu denemiş, ancak başarılı olamamıştır. Merkezin yapılmasına engel olamayınca, buraya 'Mescid-i Dırar' (Münafıklar Mescidi) ismini takar. Cemaat, Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mimar Hilmi Şenalp ve caminin hatlarını yazan Hüseyin Kutlu aleyhine sosyal medyada propaganda yapar...

Bu merkez sadece bir cami değildir. Eğer Türkiye, buranın içini entelektüel, ilmi, dini ve iletişim açısından güçlü bir insan kaynağı ile donatırsa, sonuçları çok etkili olacaktır. Bu merkez, Cemaat'in ABD'deki otoritesini, dini temsil yönünü, kamuoyunu etkileme gücünü ortadan kaldıracak bir merkezdir. Burası aynı zamanda, IŞİD, El Kaide gibi örgütlere karşı, dünya kamuoyuna doğru İslam'ı anlatma merkezi de olabilecektir. İşte Cemaat bunu önceden fark ettiği için engellemeyeçalışmıştır.

Ancak Türkiye'nin yurt dışında yaptırdığı bu en büyük eser, aynı zamanda Amerika kıtasının da en büyük İslam Merkezi olur. 2 Nisan 2016 tarihinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez tarafından açılır.

İşte bu, Türkiye'nin vizyonu ve Cemaat'in bir başka ihanet hikayesidir.
Kemal ÖZTÜRK
Yeni Şafak
01.04.2016



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GERİ GELSİN O GÜNLER ANNE

KARİYE CAMİİ-İKİNCİ AYASOFYA

BİR GÜN BIR ÖĞRETMEN

BUNU MU İSTİYORSUNUZ!!!

AHLAT