ÖZGÜRLÜK HEYKELİNİN HİKAYESİ

 ABDÜLAZİZ’İN HEYKELİ

166 YILLIK BİR GARİP ÖZGÜRLÜK HEYKELİ HİKAYESİ


Tarih 30 Kasım 1854, Sultan Abdülmecid dönemi.

Mısır, içişlerinde bağımsız, dışişlerinde Osmanlı sultanına bağlı bir Osmanlı eyaletidir. O dönemde Mısır Hidivi (valisi) olan Said Paşa, Kızıldeniz ve Akdeniz'i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı projesini hazırlatıp onaylaması için Sultan Abdülmecid'e sundu. Fransa tarafından desteklenen Said Paşa'nın Süveyş Kanalı Projesi'nin önünde de İngiltere bir engel olarak duruyordu. Osmanlı'nın mali gününün yanı sıra denizlerdeki gücünün de artmasını sağlayacak olan bu kanal, İngilizlerin Akdeniz ve Hindistan'daki hakimiyetini de sona erdirebilecekti.

Bu durumun farkında olan İngiltere, Sultan Abdülmecid Han'ı, projeyi reddetmesi için sürekli baskı altında tutuyordu. Said Paşa, bu sebeple Sultan Abdülmecid'in tasdikini beklemedi. Said Paşa, Abdülmecid'den tasdik gecikince projenin gerçekleşmesi için gerekli şirketin kurulmasını emretti. Şirketin kurulmasından sonra da 30 Kasım'da Fransız mühendise gereken izni verdi.

Fransız sermayesiyle kurulan şirketin hisse senetlerinin tamamı satılınca İngiltere, Osmanlı'ya baskılarını daha da artırdı. Sultan Abdülmecid vefat ettiğinde proje hala onay bekliyordu. Ancak proje onaylanmasa da ağır aksak ilerlemeye devam ediyordu.

İki sene sonra Said Paşa da aniden vefat etti. Yerine geçen İsmail Paşa ise İngiliz taraftarıydı. Fakat bu kanalın Mısır için hayati önemini fark etmekte gecikmedi ve işe dört elle sarıldı. Sultan Abdülmecid'in vefatıyla Osmanlı tahtına geçen Sultan Abdülaziz Han'a da İngiliz baskıları devam etti. Ama Sultan Abdülaziz, denizciliğe önem verdiği için zaten başlamış olan proje için gerekli onayı hemen verdi. Bununla da kalmayıp, Mısır'ın kanal için yaptığı dış borçları devlet garantisi altına alarak, kanal şirketi hisselerine de bizzat kendisi oldukça yüklü paralar yatırdı.

Said Paşa ile kanalın mühendisi Ferdinand de Lesseps arasında 1854'te yapılan anlaşma maddelerinde, Süveyş Kanalı'nın Akdeniz'e açılan sahillerinde bulunan Port Said şehri limanına dikilecek olan dev bir kadın heykeli projesi de vardı. Bu heykel hem Osmanlıyı hem Mısırı temsil edecekti. Mısır'ı temsilen firavunlar dönemi kıyafetlerini giymiş kadın heykelinin başında,

 7 iklimin padişahı olan Osmanlı Sultanını temsil eden

7 kıta ve

7 denizi simgeleyen

7 sivri uçlu bir taç olacaktı.

Heykelin elinde bir meşale olacaktı. Abdülaziz Han, heykelin yüzünün batıya dönük olmasını istedi. Zira elindeki ışığı doğudan batıya götürdüğünü, ışığın, medeniyetin, uygarlığın, doğudan yükselip batıyı aydınlattığını simgelemesini istiyordu padişah.

Parası bizzat Sultan Aziz Han tarafından ödenen heykelin siparişi, Fransa'nın meşhur heykeltıraşlarından Frederic Auguste Bartholdi'ye verildi. Heykele Singer dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer'in dul eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik yaptı. Frederic Bartholdi, heykelin bakır ve çelikten oluşan iskeletini, Paris'te Eiffel Kulesi'ni yapan Gustave Eiffel ile birlikte tamamladı. Heykel tamamlandı ama konulduğu yer Mısır olmadı.

Said Paşa'nın sipariş ettiği, parası Osmanlı hazinesinden çıkan bu heykeli, yeni vali İsmail Paşa Müslüman bir ülkede kadın heykelinin yerel huzursuzluk çıkaracağı endişesiyle istemedi. "Asya’nın ışığı" bu karar üzerine Fransa'daki bir depoda yapayalnız, akıbetini beklemeye başladı.

O yıllar, Amerika ile Fransa'nın dostluk yıllarıydı. Karşılıklı hediyeleşmeler sırasında Fransız-Amerikan dostluk grubunun başkanı Edouard Rene Lefebvre de Laboulaye'den, Fransız hükümetine "Amerika'ya bir heykel hediye edilsin" teklifi geldi. İkna olan Fransız hükümeti, bu heykel için Frederic Bartholdi'yi görevlendirdi. Bartholdi'nin eseri zaten hazırdı. Fransa hükümetinden gelen talimata göre heykel, sol elinde bir kitap tutacak, sağ elinde de, "Dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü bir meşale" olacaktı. Yani neredeyse Fransa tarafından istenen heykel, Mısır için hazırlanan heykelin aynısıydı.

Bartholdi, heykelin yüzünü tamamen değiştirerek annesi Charlotte'nin yüzünü işledi ve kuruluşunun 100. yılı münasebetiyle Amerika'ya 10 yıl gecikmeyle hediye edildi. Heykeltraş, heykeli 350 parçaya bölerek, “İsere” adındaki bir Fransız gemisiyle Özgürlük Adası'na taşıdı.

Ve yüzü Sultan Abdülaziz Han'ın isteğinin tam aksine doğuya bakıyordu.

Lakin güneş ışığı hala doğudan yükseliyor ve her sabah Özgürlük Heykeli'nin yüzünde parlıyordu.

 

Sedat Karadayı


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BUNU MU İSTİYORSUNUZ!!!

CEVİZ KURDU

KARİYE CAMİİ-İKİNCİ AYASOFYA

BİR GÜN BIR ÖĞRETMEN

AHLAT