Ocak 04, 2016
Ocak 03, 2016
Ocak 01, 2016
Aralık 31, 2015
Aralık 28, 2015
Aralık 18, 2015
Kasım 06, 2015
İMAMLIK ZORDUR....
Çoğunlukla yedi gün yirmi dört saat görev yaparsınız; cenazesi olan sizi bulur, düğün yapan sizi bulur, çocuğu olan sizi bulur, hasta olan sizi bulur, hatta köylerde akşam dağdan hayvanı eve dönmeyen de sizi bulur “Dua ediver de hayvanıma bir şey olmasın” diye. O da yetmez cami derneğinin, köy derneğinin ve halkın resmî ve gayri resmî işlerinde bile bazen sekreter, bazen muhasebeci ve bazen de arzuhalcilik işleri sizi bekler. Bunların hiç birisinde mesai mefhumu yoktur. Ne zaman ihtiyaç hâsıl oldu o zaman imama müracaat edilir. Gecenin birinde bir buçuğunda yatağından kaldırılıp nikâha götürülen imam sayısı hiç az değildir.
Bu şartlarda yıllarca özveri ile hizmet edersiniz, bir seferinde meşru bir mazerete binaen istenileni yapamazsınız ve hayır dersiniz. Sizden kötü kimse olmaz. Ulaşabildiği her makama sizi şikâyet eder. İsimli isimsiz her şikâyet yetkili mercilerce gayet ciddiyetle ele alınır. Çünkü bu soruşturma ile imam arkadaş temize çıkarılmalıdır.(!)
Sonra birileri oturur “Hocalar ne iş yapıyor sabahtan akşama akşamdan sabaha yatıyorlar” der. Hâlbuki ibadetleri ve camiyi yönetmek ten başka daha neler neler yapmıştır o imam. Meselâ bu sözü söyleyen kişinin kulağına ilk ezanı bir imam okumuştur. Sünnetinde, nişanında ve düğününde duayı da bir imam yapmıştır. Çocukken dini bilgileri ve Kur’an eğitimini de ona yine bir imam vermiştir. Babası veya annesi hastalandığında ve ölüm döşeğinde onların yanında bir imam bulunmuş, Kur’an okumuş ve dînî telkinde bulunmuştur. Onların cenazeleri ile ilgili bütün işleri de yine bir imam yapmıştır. Bütün bunları ve daha pek fazlasını unutmuş imamların ne yaptıklarını sorgulamaktadır..
İmamın arabası, evi, evinin içindeki eşyalar, giysileri, vs. çoğu zaman göze batar ve O’na çok görülür. Herkes kendi geliri ile veya konumu ile imamları kıyaslar. Allah muhafaza eğer imamları azıcıkta olsa üstün görürse vay haline imamların. Koca bir sosyologumuz bile yakın bir zamanda belki de siyasi bir mülahaza ile öğretmenlerle imamları kıyaslamaktan geri durmamıştır.
Bütün bu zorluklara rağmen çok güzel bir meslektir imamlık. Namazın sonunda cemaate yüzünüzü döndüğünüzde, tepenizde kutsal kubbeyi görüp, karşınızda cemaatinizle kurduğunuz o manevi bağla bütün bu olumsuzlukları unutur, imam olduğunuz için Allah’a hamd edersiniz.
Öğrencinizin karşınıza gelip “Hocam Fatihayı ezberledim” deyip okumaya başladığında ne yorgunluk ne üzüntü ne de keder kalır insanda ve Elhamdülillah der şükredersiniz.
Cemaatinize sohbet ederken “Allah’tan hakkiyle ancak âlimler korkar” emri ilahisini anlatırken ve “müezzinlerin boyları mahşer günü herkesten uzun olacak” beşareti Rasülullahı haber verirken imam olduğunuz içi bir kere daha Allah’a hamd edersiniz.
Bütün kâinata “Allahü ekber” sedaları ile O’nun adını ve büyüklüğünü haykırmanın hazzını duyar, “Halife olmasam müezzin olurdum” diyen Hz. Ömer’in gıpta ettiği bir yerde bulunmanın farkına varır ve bir kere daha Allah’a şükredersiniz.
Zordur ama güzeldir imamlık...( ElHAMDÜLİLLAH )
Çoğunlukla yedi gün yirmi dört saat görev yaparsınız; cenazesi olan sizi bulur, düğün yapan sizi bulur, çocuğu olan sizi bulur, hasta olan sizi bulur, hatta köylerde akşam dağdan hayvanı eve dönmeyen de sizi bulur “Dua ediver de hayvanıma bir şey olmasın” diye. O da yetmez cami derneğinin, köy derneğinin ve halkın resmî ve gayri resmî işlerinde bile bazen sekreter, bazen muhasebeci ve bazen de arzuhalcilik işleri sizi bekler. Bunların hiç birisinde mesai mefhumu yoktur. Ne zaman ihtiyaç hâsıl oldu o zaman imama müracaat edilir. Gecenin birinde bir buçuğunda yatağından kaldırılıp nikâha götürülen imam sayısı hiç az değildir.
Bu şartlarda yıllarca özveri ile hizmet edersiniz, bir seferinde meşru bir mazerete binaen istenileni yapamazsınız ve hayır dersiniz. Sizden kötü kimse olmaz. Ulaşabildiği her makama sizi şikâyet eder. İsimli isimsiz her şikâyet yetkili mercilerce gayet ciddiyetle ele alınır. Çünkü bu soruşturma ile imam arkadaş temize çıkarılmalıdır.(!)
Sonra birileri oturur “Hocalar ne iş yapıyor sabahtan akşama akşamdan sabaha yatıyorlar” der. Hâlbuki ibadetleri ve camiyi yönetmek ten başka daha neler neler yapmıştır o imam. Meselâ bu sözü söyleyen kişinin kulağına ilk ezanı bir imam okumuştur. Sünnetinde, nişanında ve düğününde duayı da bir imam yapmıştır. Çocukken dini bilgileri ve Kur’an eğitimini de ona yine bir imam vermiştir. Babası veya annesi hastalandığında ve ölüm döşeğinde onların yanında bir imam bulunmuş, Kur’an okumuş ve dînî telkinde bulunmuştur. Onların cenazeleri ile ilgili bütün işleri de yine bir imam yapmıştır. Bütün bunları ve daha pek fazlasını unutmuş imamların ne yaptıklarını sorgulamaktadır..
İmamın arabası, evi, evinin içindeki eşyalar, giysileri, vs. çoğu zaman göze batar ve O’na çok görülür. Herkes kendi geliri ile veya konumu ile imamları kıyaslar. Allah muhafaza eğer imamları azıcıkta olsa üstün görürse vay haline imamların. Koca bir sosyologumuz bile yakın bir zamanda belki de siyasi bir mülahaza ile öğretmenlerle imamları kıyaslamaktan geri durmamıştır.
Bütün bu zorluklara rağmen çok güzel bir meslektir imamlık. Namazın sonunda cemaate yüzünüzü döndüğünüzde, tepenizde kutsal kubbeyi görüp, karşınızda cemaatinizle kurduğunuz o manevi bağla bütün bu olumsuzlukları unutur, imam olduğunuz için Allah’a hamd edersiniz.
Öğrencinizin karşınıza gelip “Hocam Fatihayı ezberledim” deyip okumaya başladığında ne yorgunluk ne üzüntü ne de keder kalır insanda ve Elhamdülillah der şükredersiniz.
Cemaatinize sohbet ederken “Allah’tan hakkiyle ancak âlimler korkar” emri ilahisini anlatırken ve “müezzinlerin boyları mahşer günü herkesten uzun olacak” beşareti Rasülullahı haber verirken imam olduğunuz içi bir kere daha Allah’a hamd edersiniz.
Bütün kâinata “Allahü ekber” sedaları ile O’nun adını ve büyüklüğünü haykırmanın hazzını duyar, “Halife olmasam müezzin olurdum” diyen Hz. Ömer’in gıpta ettiği bir yerde bulunmanın farkına varır ve bir kere daha Allah’a şükredersiniz.
Zordur ama güzeldir imamlık...( ElHAMDÜLİLLAH )
Eylül 02, 2015
GURBET KUŞU KARDEŞLERİME SELAM OLSUN
Merhum Ekrem DOĞANAY hocaefendinin 7 Kasım 1993 tarihinde talebelerine yazdığı “ GURBET KUŞU KARDEŞLERİME SELAM OLSUN” adlı şiirinin iki dörtlüğü...
Bu dünya hayat, bir oyun, eğlencedir, hatta rü’yadır.
Gafilleri meftun eden, mal-ü emlak de bir hülyadır!
Kendine ölüm gelmeden uyananlara SELAM olsun!
……….
Sizin cümlenizi, hem Rabbime EMANET eylerim,
Tatlik ettim fani dünyayı, debdebesini neylerim.
Rabbime kavuştuğumda çalacaktır DÜĞÜN neylerim!
Allahımdan sizzler için DAERYN saadeti dilerim!..
Allah’ın SELAMI ve RAHMETİ üzerinize olsun!
Gönlünüz huzur- u haşyet ve itmi’nan ile dolsun!
Ağustos 29, 2015
Ağustos 28, 2015
Bizde büyük ya da güçlü olan kazanmaz oğul!
Bizde büyük ya da güçlü olan kazanmaz oğul!
Ağustos 19, 2015
Nush İle Uslanmadılar, Sonucuna da Katlanacaklar...
Uzun yıllardır alışık olmadığımız şehit haberleri artık neredeyse her gün gelmeye başladı. Öyle anlaşılıyor ki hainliği kuşku getirmez birileri düğmeye tekrar bastı.
Yeni nesil pek bilmez ama orta yaş altı gençlerimiz iyi hatırlıyacaklardır. Eskidende her gün şehitlerimize ağlardık. Anaların ağlaması dursun, kimse üzülmesin, bu kıymetli topraklarda huzur olsun, geçmişte rengimize ırkımıza Kürtlüğümüze Türklüğümüze bakmadan sağlamış olduğumuz yekvücutluğu tekrar sağlayalım dendi ama nafile...
Birilerinin bu güzelim topraklarımızda çok sinsi planları var. Kandırılmış, ne amaç uğruna dağlarda yaşadığını fark edemeyen insanlar da onların en büyük maşası. O kadar büyük bir oyun ki bastığı dalı kestiklerinin farkına vardıramayacak kadar.
Devlet hiç bir zaman aciz değildir. Belki mühlet verir sabreder ama eşkıyalığın, terörizmin hesabını mutlaka er yada geç sorar, sormalıdır da..
Bu toprakları bölmek isteyenlerin içerdeki uşakları bilmelidir ki av köpeği avı sahibine getirir kendisi yemez. Cennet vatanımızı av zannedip av köpekliği vazifesi verilmiş olduklarının farkına varamayanlar adiler bilmelidir ki pusu kurduğunuz masum şehitlerimizin kanları ve geride bıraktıklarının göz yaşları sizi boğmaya yeter.
Özgürlük, hak adalet gibi kulağa hoş gelen değişik kavramlarla kandırıldıklarının farkına varmalıdırlar. Aksi takdirde yarın çok geç olabilir. Pisi pisine kandırılarak bir hiç uğruna gitmiş bir leş konumuna düşmektense vatanına milletine bağlı onurlu ve şerefli bir birey olmak daha evladır.
Sonuç olarak vatan hususunda nush ile uslanmayanın sonunu köteklik bile kurtaramaz.
Hasan DOĞRUGÖREN
19.08.2015
Saat 23:10
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
İKLİM KANUNU ETRAFINDA DOLAŞAN YALAN VE DEDİKODULAR İklim Kanunu meclisten geçmiş de bu kanunla bize böcek ve yapay et yedireceklermiş, tar...