27.10.23

GEREDE İNSANLIK NEREDE SÖZÜNÜN ASLI

   "Gerede Adamlık nerede?" yakıştırmasının aslı şöyle olmustur:

   Kurtuluş savaşında Bolu Garnizon Komutanı  Geredeye gelir ve 70 adet eğer ve semer, 7 lira da para temin ediverirseniz 15 gün sonra gelir alırım der. Geldiğinde kendisine 70 değil 700 eğer ve 700 semer ile 700 lira da para ikram edilir. Manza karşısında Garnizon Komutanı gözyaşlarımı tutamaz ve ağlayarak:


"Ey Türkiye gelin görün adamlık nerede" der.

Gerede Adamlık nerede sözünün çıkış noktası budur.

 Demekki adamlık da insanlık da Gerede de imiş.


Kalın sağlıcakla.

Hamas kimdir, ne zaman, nasıl kuruldu?

 

HAMAS NEDİR KİMDİR?



Hamas, Müslüman Kardeşler Teşkilatı liderlerinin önderliğinde 8 Aralık 1987'de başlayan ilk Filistin intifadasının ardından 14 Aralık'ta kuruldu. İsrail’in işgal veya abluka altında tuttuğu Filistin topraklarında faaliyet gösteren Hamas hareketi, bir kısmı kendisine mesafeli yaklaşan İslam ülkeleriyle iyi ilişkiler kurarken Batılı ülkeler tarafından ise "yasaklı örgüt" veya "terör örgütü" olarak tanımlanıyor.

26.10.23

BÜYÜK İSRAİL PROJESİ NEDİR

 BÜYÜK İSRAİL PROJESİNİN TARİHSEL KÖKENLERİ

Büyük İsrail kavramının tarihsel kökenleri, Siyonist hareketin doğuşuna kadar uzanıyor. Bu kavram, İsrail Devleti'nin sınırlarının Filistin topraklarıyla sınırlı kalmayacağına dair önermeleri içeriyor. Bu konu, tarih boyunca Filistin'deki toprakları ve İsrail'in sınırlarını etkileyen birçok tartışmalı konuyu içeriyor.


19. yüzyılın sonlarına doğru, Siyonist hareket Yahudi halkının tarih boyunca sürgün edilmesi ve Filistin'e dönme arzusu üzerine yoğunlaştı. Benzer şekilde, Türkiye'de de birçok insan, Filistin ve İsrail halkları arasındaki bu karmaşık ilişkiyi izledi. Siyonist hareket, Yahudi halkının tarihi acılarını ve umutlarını yeniden canlandırmayı amaçlıyordu. Bu amaçla, Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devleti kurma hayali ile yola çıktılar. Ancak, bu hedefin tam olarak ne kadar büyük veya geniş olması gerektiği konusu, tartışmalara yol açtı.

25.10.23

KIYAMETİN ALAMETLERİ

İslam'a göre kıyametin alametleri ile ilgili pek çok hadis ve Kuran ayeti bulunmaktadır. Bu alametlerden bazıları şunlar olabilir:



1. Deccal: İslam inancına göre Deccal, kıyamet öncesinde ortaya çıkacak, büyük bir fitne kaynağı olacak ve yeryüzünde dolaşacak.

24.10.23

OSMANLIDA YAHUDİLER

 Osmanlı İmparatorluğu tarihi boyunca Yahudiler önemli bir topluluk olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, Yahudilere diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha fazla hoşgörü gösterdiği bir yer olarak bilinir. İşte Osmanlı İmparatorluğu'nda Yahudilerle ilgili bazı önemli noktalar:



1. İzmir'den Selanik'e Göç: 15. yüzyılda İspanya'dan kovulan Sefarad Yahudileri, Osmanlı İmparatorluğu'na sığınmışlardır. Bu göç, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yahudi nüfusunun artmasına yol açtı.

23.10.23

FİLİSTİNLİLER YAHUDİLERE TOPRAK SATTI MI

 Filistin toprakları en uzun soluklu barış dönemini Osmanlı Devleti zamanında yaşadı. Hıristiyanlar için kutsal olan bölge, Haçlı seferlerine rağmen kısa bir süre haricinde Avrupalılar tarafından ele geçirilememiştir.

22.10.23

KUDÜSÜ BEKLEYEN SON OSMANLI ASKERİ IĞDIRLI ONBAŞI HASAN

 KUDÜS'Ü BEKLEYEN SON OSMANLI ASKERİ


Kudüs’ün son nöbetçisi: Iğdırlı Onbaşı Hasan Merhum gazeteci İlhan Bardakçı anlatıyor; Yıllar önceydi, sene 1972. O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye’den bazı siyasiler ve iş adamları İsrail’e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de gelişmeleri izlemek için oradaydık. Bir sıcak mayıs akşamıydı.

 

Kudüs’ün son nöbetçisi: Iğdırlı Onbaşı Hasan

Merhum gazeteci İlhan Bardakçı anlatıyor;

Yıllar önceydi, sene 1972. O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye’den bazı siyasiler ve iş adamları İsrail’e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de gelişmeleri izlemek için oradaydık. Bir sıcak mayıs akşamıydı. 

Ziyaretin dördüncü günü bize tarihi ve turistik yerleri gezdirmeye başladılar, kafile olarak Mescid-i Aksa’ya vardık. Heyecanlanmıştım asırlık merdivenlerden yukarı çıkarken. Üstteki avluya ‘on iki bin şamdanlı avlu’ diyorlar. Yavuz Sultan Selim Han, Kudüs’e gelince bu avluda on iki bin şamdan mum yaktırmış. Koca Osmanlı ordusu yatsı namazını o mumların ışığında kılmış, adı oradan geliyor.



Avlunun kenarında biri dikkatimi çekti. Doksan yaşlarında bir adam…

Üzerinde kendinden daha yaşlı bir asker üniforması; her yanı yama içinde, hatta bazı yamaların bile tekrar yamanmış olduğu bir elbise... Asırlık ağaçların gövdesindeki halkalar misali yamaları yaşını göstermeye çalışıyordu sanki. Orada ayakta bekliyordu, sırtına zorla yapıştırılmış gibi duran hafif kamburu da olmasa dimdik duracaktı. İki metreye yakın boyu ile yaşlıydı ama bir o kadar da vakur. Şaşırmıştım.


‘Acaba bu adam bu sıcakta güneş altında neden dikilip duruyor’ dedim içimden. Bizi gezdiren rehbere sordum; ‘Ben kendimi bildim bileli her gün buraya gelir. Akşama kadar bekler. Ne kimseyi dinler, ne de kimseyle konuşur. Sadece bekler, delinin teki herhalde.’ dedi. Bu yaşta bu sıcakta sebepsiz beklemeyeceğini biliyordum. Bembeyaz sakalının hafif titremesi rüzgardan mıydı, senelerin bedene yüklediği ağır yükten mi bilemedim. Kafasında eski bir kalpak.



Konuşmakla konuşmamak arasında kararsız kaldım. Yanına yaklaştığımı fark etti, ama kımıldamadı. ‘Selamün aleyküm baba.’ dedim. Başını biraz bana doğru çevirdi, durakladı ve çatallanmış titrek bir sesle “Aleyküm selam oğul.” dedi. ‘Hayırdır baba sen kimsin, burada ne yapıyorsun?’ dedim. “Ben...” dedi titreyen bir sesle. “Ben, Osmanlı Ordusu, Yirminci Kolordu, Otuz Altıncı Tabur, Sekizinci Bölük, On Birinci Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı Onbaşı Hasan’ım.” Sesinde titreme kalmamıştı. Genç bir askerin tekmil vermesi gibi tekrarladı: “Ben Iğdırlı Onbaşı Hasan’ım. Bizim bölük Cihan Harbi’nde Kanal Cephesi’nden İngiliz’e saldırdı. Cânım ordu Kanal’da yenildi. Artık geri çekilmek elzem idi. Ecdat yadigârı topraklar bir bir elden gidiyordu. İngiliz, sonra Kudüs’e dayandı, şehri işgal etti. Biz de Kudüs’te artçı bölük olarak bırakıldık.” dedi.


Osmanlılar, İngiliz girinceye kadar geçen zaman içinde mübarek belde yağmalanmasın diye oraya bir artçı bölük bırakır. Eskiden bir kenti ele geçiren devlet, asayiş görevi yapan yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmazmış. Zaten İngilizler de Kudüs’ü işgal ettikleri zaman halk çok tepki göstermesin diye küçük bir Osmanlı birliğinin şehirde kalmasını istemişler.


Sonra anlatmayı sürdürdü: “Bizim artçı bölük elli üç neferdi. Mütarekeden (Mondros Ateşkesi) sonra ordunun terhis edildiği haberi geldi. Başımızda kolağamız (yüzbaşı) vardı. ‘Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. Şanlı ordumuzu terhis ediyorlar, beni İstanbul’a çağırıyorlar. Gitmem gerek, gitmezsem mütareke emrini çiğnemiş, emre itaatsizlik etmiş olurum. İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri’nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk ‘Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur!’ demesin. Fahri Kâinat Efendimiz’in ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır. Siz, İslam’ın şerefini, Osmanlı’nın şanını ayaklar altına aldırmayın.’ dedi.


Bölüğümüz Kudüs’te kaldı. Sonra upuzun yıllar bir anda bitiverdi. Bölükteki kardeşler teker teker Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuştu. Düşman değil de yıllar biçti geçti bizi. Bir ben kaldım buralarda. Bir ben, koca Kudüs’te bir Onbaşı Hasan.” dedi.


Alnından akan ter, gözyaşına karışıyor, kırış kırış olmuş yüzünde kendi yol bulup akıyordu. Konuşmaya devam etti: “Sana bir emanet var oğul, nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?” dedi. ‘Elbette’ dedim. Sanki Türkiye’ye haber göndermek için birini bekliyordu.


“Anadolu’ya vardığında yolun Tokat sancağına düşerse Mescid-i Aksa’ya beni nöbetçi bırakıp burayı bana emanet eden kolağam Mustafa Kumandanımın yanına git. Ellerinden benim için öp ve de ki: ‘Kudüs’ü bekleyen 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Nöbetini terk etmedi, tekmili tamamdır hayır dualarınızı beklemektedir kumandanım.’ de.” ‘


Tamam’, dedim. Bir yandan göz yaşlarımı gizlemeye, öte yandan dediklerini not almaya çalışıyordum.


Nasırlı ellerine sarıldım sonra öptüm öptüm. ‘Allah’a emanet ol baba’ dedim. “Sağ olasın oğul. Bizim için dünya gözü ile o mübarek Anadolu’yu görmek mümkün değil. Var sen selam götür tanıdık tanımadık herkese.” dedi. Kafileye geri döndüm, sanki bütün tarihimiz kitaplardan canlanmış da karşıma çıkmıştı. Rehbere durumu anlattım, inanamadı. Adresimi verdim, bu askeri takip etmesini, bir şey olursa bana mutlaka haber etmesini istedim.


Türkiye’ye gelince verdiğim sözü yerine getirmek için Tokat’a gittim. Askerî kayıtlardan Kolağası Mustafa Efendi’nin izini buldum. Vefat edeli yıllar olmuştu. Sözümü yerine getirememiştim. Ardından seneler birbirini kovaladı. 1982’de bir gün ajansa geldiğimde bir telgrafım olduğunu söylediler. Rehberden gelen bir tek cümle yazılıydı: “Mescid-i Aksa’yı bekleyen son Osmanlı askeri bugün öldü.”


Gazeteci merhum İlhan Bardakçı, Kudüs'te karşılaştığı Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın hikayesini böyle anlatmıştı. Kimsenin haberdar olmadığı bu birlik son nefesine kadar Kudüs’te kalmayı sürdürmüştü.

Kolordu, 36. Tabur, 8. Bölük, 11. Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı IĞDIRLI ONBAŞI HASAN, Türk Ordusu Kudüs'ten 1917'de çekilirken artçı bölük olarak bırakılan 53 neferden biriydi ve bu görevini 1982'de vefat edinceye kadar tek başına sürdürdü.


"Vefatına kadar Mescid-i Aksa'daki nöbetine devam etti"

Allah rahmet eylesin..


ŞENOL DÖNMEZ

21.10.23

B'NAİ B'RİTH NEDİR

Not:En eski Yahudi Sivil Toplum Kuruluşu olarak bilinen B'nai B'rith'in kendi tanımlamaları aşağıdaki gibidir. Yazılanların tamamı kendi fikrimizden ziyade dıştan görünüşe göre ifade edilen tanımlamalardır. Bir daha ifade etmek gerekirse asla kendi fikrimiz yada değerlendirmemiz değildir.


B'nai B'rith, İbranice kökenli bir terim olup "Söhret Edilen Oğullar" veya "Kardeşlerin Oğulları" anlamına gelir. B'nai B'rith, dünya genelinde Yahudi toplumunun karşılıklı yardımlaşma, insan hakları savunuculuğu, kültürel etkinlikler ve toplumsal hizmetler gibi çeşitli amaçlar doğrultusunda faaliyet gösteren bir Yahudi sivil toplum örgütüdür. 1843 yılında New York'ta kurulan bu örgüt, 19. yüzyılın sonlarına doğru Amerika'dan diğer ülkelere yayılmış ve şu anda dünya genelinde birçok ülkede faaliyet göstermektedir. B'nai B'rith, insan hakları, Yahudi kimliği ve kültürünün korunması gibi bir dizi konuda çalışmalar yapmaktadır.

Tabii ki, B'nai B'rith hakkında daha fazla bilgi verelim:


1. **Kuruluşu ve Tarihçesi:** B'nai B'rith, 1843 yılında New York'ta 12 kişi tarafından kuruldu. Örgüt, kurulduğu tarihten itibaren Yahudi topluluğunun karşılıklı yardımlaşma, insan hakları savunuculuğu ve toplumsal hizmetlerde aktif rol aldı. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nde Yahudi kültürünün korunmasına önemli katkılarda bulundu.


2. **Küresel Varlık:** B'nai B'rith, kuruluşundan sonra dünya genelinde yayıldı ve pek çok ülkede temsilcilikleri bulunmaktadır. Örgüt, uluslararası arenada Yahudi topluluklarının haklarını savunmak, insan hakları ihlalleriyle mücadele etmek ve toplumsal yardım projelerini desteklemek amacıyla çalışır.


3. **İnsan Hakları Savunuculuğu:** B'nai B'rith, tarih boyunca insan hakları savunuculuğunda etkili bir rol oynamıştır. Özellikle Holokost kurbanlarının anısını yaşatma ve ırkçılık, ayrımcılık gibi sorunlara karşı mücadele gibi alanlarda aktif bir şekilde çalışır.


4. **Toplumsal Hizmetler:** Örgüt, yardıma muhtaç insanlara destek sağlama konusunda önemli bir rol oynamıştır. B'nai B'rith, öğrencilere burslar verir, sağlık hizmetleri sunar ve kriz anlarında yardım eli uzatır.


5. **Kültürel ve Eğitim Faaliyetleri:** B'nai B'rith, Yahudi kültürünü ve eğitimini teşvik eder. Konferanslar, seminerler ve kültürel etkinlikler düzenler.


6. **Üyelik ve Katılım:** B'nai B'rith'e katılmak için genellikle bir başvuru süreci vardır ve üyelik koşulları örgütün farklı şubelerine göre değişebilir.


B'nai B'rith, uzun bir tarihçeye sahip olan, dünya genelinde önemli bir Yahudi sivil toplum örgütüdür ve çeşitli alanlarda topluma hizmet etmeye devam etmektedir.

6 GÜN SAVAŞLARI

 "Altı Gün Savaşları," 5 Haziran - 10 Haziran 1967 tarihleri arasında gerçekleşen bir askeri çatışma dizisini ifade eder. İsrail, Mısır, Ürdün ve Suriye arasındaki bu savaş, İsrail'in komşu ülkelerle çatışmalarının bir sonucu olarak patlak verdi. Savaşın sonucunda İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri dahil olmak üzere büyük toprak kazançları elde etti. Altı Gün Savaşları, Orta Doğu'da önemli bir dönüm noktasıydı ve bölgedeki siyasi dinamikleri etkiledi.


Elbette, "Altı Gün Savaşları" hakkında daha fazla bilgi veriyorum:


1. **Neden Başladı:** Savaşın başlama nedenleri arasında toprak anlaşmazlıkları, sınır ihlalleri ve siyasi gerilimler bulunuyordu. Özellikle Mısır, İsrail'e karşı ablukayı ilan etti ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin barış gücünü Sina Yarımadası'ndan çekti. Bu, gerilimin artmasına neden oldu.

20.10.23

İSRAİL DEVLETİN KURULUŞ HİKAYESİ VE İSRAİLOĞULLARI

 İsrail devletinin kuruluş hikayesi oldukça karmaşıktır ve tarihsel olarak çeşitli faktörlerin etkisi altında gelişmiştir. İşte kısaca İsrail'in kuruluş hikayesi:




1. Siyonizm Hareketi: 19. yüzyılın sonlarında Avrupa'da yaşayan Yahudiler arasında Siyonizm adı verilen bir hareket ortaya çıktı. Bu hareket, Yahudi halkının kendi bağımsız devletlerini kurma hedefini taşıyordu.


2. Balfour Deklarasyonu: I. Dünya Savaşı sırasında, 1917'de İngiliz hükümeti, Balfour Deklarasyonu adı verilen bir bildiri yayınladı. Bu deklarasyon, Filistin topraklarının bir Yahudi vatanı olarak kurulmasını destekledi.


3. Milletler Cemiyeti Dönemi: I. Dünya Savaşı'nın ardından Milletler Cemiyeti, Filistin topraklarının yönetimini İngiltere'ye verdi. Bu dönemde Yahudi göçleri ve yerleşimleri arttı.


4. 1947 BM Paylaşım Planı: Milletler Cemiyeti'nin yerine geçen Birleşmiş Milletler (BM), 1947'de Filistin'i Yahudi ve Arap devletleri arasında ikiye bölen bir paylaşım planını kabul etti.


5. İsrail Devletinin Kuruluşu: 14 Mayıs 1948'de David Ben-Gurion, İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. Bu, İsrail'in resmi bağımsızlığının ilan edildiği tarihtir.


Ancak İsrail'in kuruluşu, bu tarihten sonra Arap-İsrail savaşları ve bölgedeki siyasi çatışmalar nedeniyle birçok sorunu beraberinde getirdi. İsrail devletinin kuruluşu ve tarihçesi oldukça karmaşık ve çatışmalıdır.

Elbette, İsrail'in kuruluşu ve tarihçesi hakkında daha fazla detay verelim:


6. 1948 Arap-İsrail Savaşı: İsrail'in kuruluşunu takip eden günlerde çevre Arap ülkeleri İsrail'e savaş ilan etti. Bu, İsrail'in bağımsızlık mücadelesi sırasında gerçekleşen ilk büyük çatışmaydı ve İsrail, savaşı kazanarak bağımsızlığını ilan etti.


7. 1949-1967 Arası: İsrail, 1949'da ateşkese vararak bağımsız bir devlet olarak tanındı. Bu dönemde İsrail toprakları, 1949 ateşkes sınırları içinde kaldı. Ancak çevre Arap ülkeleri İsrail'i tanımadı ve bölgede gerginlikler sürdü.


8. 1967 Altı Gün Savaşı: 1967'de İsrail, Altı Gün Savaşı olarak bilinen bir savaşta Mısır, Ürdün ve Suriye'ye karşı zafer kazandı. Bu savaş sonucunda İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi ve Golan Tepeleri'ni ele geçirdi.


9. Barış Anlaşmaları: İsrail, Mısır ile 1979'da Camp David Anlaşması'nı ve 1994'te de Ürdün ile barış anlaşmasını imzaladı. Ancak İsrail ve Filistin arasındaki çatışma hala çözümsüz devam ediyor.


10. İsrail-Filistin Çatışması: İsrail'in kuruluşu, Filistinliler arasında büyük bir toprak kaybına neden oldu ve bu da İsrail-Filistin çatışmasının temelini oluşturdu. Çatışma, Filistinlilerin kendi bağımsız devletlerini kurma hakkı, sınırlar, mülteciler ve Kudüs gibi bir dizi karmaşık meseleyi içeriyor.


İsrail'in kuruluşunun ardından bu tür olaylar ve çatışmalar, bölgeyi etkileyen önemli tarihsel olaylar olmuştur. İsrail'in bağımsızlığının ardından, Orta Doğu'da siyasi ve toprak anlaşmazlıkları hala devam etmektedir.

İSRAİL OĞULLARI

Elbette, "İsrail oğulları" terimi, İsrail'in soyunun atası olarak kabul edilen kişileri ifade eder. İsrail oğulları, Yahudi inancına göre, İsrail'in soyunun ataları olarak kabul edilen 12 oğlandan oluşur. İşte İsrail oğulları hakkında daha fazla bilgi:


1. Yakup (İsrail): İsrail oğullarının atasıdır ve İbrahim'in torunudur. Tanah'a göre, Tanrı'nın bir melek aracılığıyla adını İsrail olarak değiştirmesiyle bilinir. Bu ad, İsrail halkının adı haline gelmiştir.


2. Ruben: Yakup'un ilk oğlu ve İsrail oğullarının ilkidir.


3. Şimon: Yakup'un ikinci oğlu.


4. Levi: Yakup'un üçüncü oğlu olan Levi soyundan gelir ve Levililerin soyunu temsil eder. Levililer, tapınak hizmetlerini yürüten rahipler ve Levilik görevlileriydi.


5. Yehuda: Yakup'un dördüncü oğlu olan Yehuda, İsrailoğulları'nın en önemli kabilelerinden birinin atasıdır. Yehuda kabilesi, Davut'un soyundan gelen Kral Süleyman dahil olmak üzere İsrail Krallığı'na liderlik etti.


6. Dan: Yakup'un beşinci oğlu.


7. Naftali: Yakup'un altıncı oğlu.


8. Gad: Yakup'un yedinci oğlu.


9. Aşer: Yakup'un sekizinci oğlu.


10. İssakar: Yakup'un dokuzuncu oğlu.


11. Zevulun: Yakup'un onuncu oğlu.


12. Benyamin: Yakup'un onbirinci ve son oğlu. Kudüs'ün kuzeyindeki Benyamin bölgesine adını vermiştir.


İsrail oğulları, Tanah'a göre İsrailoğulları'nın 12 kabilenin atasıdır. Bu kabileler İsrailoğulları olarak kabul edilir ve Yahudi halkının temelini oluştururlar. İsrail oğulları hikayeleri, Tevrat'ta (Eski Ahit) anlatılır ve İsrailoğulları'nın tarihinde önemli bir role sahiptir.

Tabii ki, İsrail oğulları hakkında daha fazla bilgi verelim:


- İsrail oğulları, İbrahim'in soyundan gelir. İbrahim, Tanah'a (Eski Ahit) göre Yahudi, Hristiyan ve İslam geleneklerinde önemli bir peygamber olarak kabul edilir.


- Yakup (İsrail), İbrahim'in torunu ve İsrail oğulları'nın atasıdır. Yakup'un İsrail olarak adlandırılması, Tanrı'nın bir melek aracılığıyla onunla yaptığı bir olayın sonucudur.


- İsrail oğulları, Mısır'da köle olarak çalıştıktan sonra Musa'nın liderliği altında Mısır'dan ayrılarak İsrail'e geri döndüler. Bu olay, İsrailoğulları'nın büyük bir göç etmesini simgeler ve bu olay "Mısır'dan çıkış" veya "Büyük Kaçış" olarak bilinir.


- İsrail oğulları, İsrail'in 12 kabilelerini temsil eder. Her biri farklı bir kabileyi temsil eder ve kendi soy soylarının izini sürmektedir.


- Levi kabilesi, diğer kabilelerin ibadet görevlerini yerine getirme sorumluluğunu üstlenmiştir. Levililer, tapınak hizmetlerini yürüten rahipler olarak görev yapmışlardır.


- İsrail oğullarının hikayesi, Tevrat'ta, özellikle Tekvin (Yaratılış) ve Mısır'dan Çıkış kitaplarında (Yaratılış'ın sonlarına doğru ve Mısır'dan Çıkış kitabının tamamı) anlatılır. Bu kutsal metinler, İsrailoğulları'nın soyunun temel tarihini ve kökenini açıklar.


İsrail oğulları, Yahudi tarihinde ve inançlarında büyük bir öneme sahiptir. Bu hikayeler, Yahudi kimliğinin ve tarihinin temelini oluşturur ve Tevrat'ın merkezi bir parçasıdır.

19.10.23

SİYONİZM NEDİR

 Siyonizm, Yahudi halkının bağımsız bir ulusal devlet kurma hedefini savunan bir siyasi hareket ve ideolojidir. Siyonizm, 19. yüzyılın sonlarında özellikle Theodor Herzl tarafından öncülendirilmiştir. Temel amacı, Yahudi halkının tarih boyunca maruz kaldığı ayrımcılık, zulüm ve soykırımlardan korunmak için bağımsız bir Yahudi devleti oluşturmak ve sürdürmek olan Siyonizm, İsrail Devleti'nin kuruluşuyla sonuçlandı. Bu nedenle, Siyonizm ve İsrail sıkça birbiriyle ilişkilendirilir.



Ancak, Siyonizm hakkında farklı görüşler ve yaklaşımlar vardır. Kimileri bunu bir ulusal kurtuluş hareketi olarak desteklerken, diğerleri ise Filistin topraklarındaki Arap nüfusunun yerinden

17.10.23

İSRAİLOĞULLARI KİMDİR

 İsrailoğulları, İbrahim'in torunu Yakup'un soyundan gelen ve İsrail adını alan bir antik Semitik halktır. İsrailoğulları'nın tarihi, İbranice Kutsal Kitaplar (Tevrat) olan Eski Ahit'e dayanır. İsrailoğulları'nın soyundan gelenler, özellikle Musa'nın liderliğinde Mısır'dan çıkışları, Sürgün dönemleri ve Yeruşalim'deki Tapınak dönemleri gibi önemli dönemleri içeren bir tarihe sahiptir.



İslam, Hristiyanlık ve Musevilik gibi dinlerde, İsrailoğulları'nın tarihi ve kutsal yazıları büyük bir öneme sahiptir. Bu halkın soyundan gelenler, günümüzde modern İsrail'in temelini oluşturan Yahudilerdir. Ancak İsrailoğulları'nın tarihi ve kültürel mirası, tüm dünyada etkili olmuş ve birçok farklı kültür ve din tarafından incelenmiştir.

Elbette, İsrailoğulları hakkında daha fazla bilgi verelim:


1. İsrailoğulları'nın Kökeni: İsrailoğulları, Tevrat'a göre İbrahim'in torunu Yakup'un soyundan gelir. Yakup'un adı İsrail olarak değiştirilmiş, bu da soyun İsrailoğulları olarak anılmasına yol açmıştır.


2. Mısır'dan Çıkış: İsrailoğulları'nın en bilinen hikayelerinden biri, Mısır'da köle olarak çalıştıkları ve Musa'nın liderliğindeki çıkışlarıdır. Bu olay, İsrailoğulları'nın tanrıları Yahve'nin kurtarıcılığına işaret eder.



3. Sürgünler: İsrailoğulları tarihi, birkaç kez sürgünlerle şekillenmiştir. Özellikle Babil Sürgünü (M.Ö. 586) ve Roma tarafından Kudüs'ün yıkılmasının ardından (M.S. 70) büyük sürgünler yaşanmıştır.


4. Kutsal Yazılar: İbranice Kutsal Kitapları olan Tevrat (Tanah), İsrailoğulları'nın tarihini, geleneklerini ve dini inançlarını içerir. Bunlar, Tevrat'ın ilk beş kitabı olan Tora'da bulunur.


5. Musevilik: Musevilik, İsrailoğulları'nın soyundan gelenlerin dinidir. Tevrat, Museviler için en kutsal metinlerden biridir, ve Museviler için dini ritüeller ve gelenekler büyük öneme sahiptir.


6. Modern İsrail: İsrail, 1948 yılında modern bir devlet olarak kuruldu ve bu devlet, İsrailoğulları'nın tarihindeki önemli bir dönüm noktasıdır. Bugün İsrail, dünya genelindeki Yahudi nüfusunun büyük bir kısmını barındırır.


İsrailoğulları'nın tarihi, dini ve kültürel olarak büyük bir zenginliğe sahiptir. Bu halkın tarihi, birçok dini inanç ve kültür üzerinde derin etkiler bırakmıştır.


MESCİDİ AKSANIN ÖNEMİ

 سُبْحَانَ الَّذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذ۪ي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ

 Kur'an'da Mescid-i Aksa, Kudüs'teki Kubbet-üs Sahra veya Aksa Camii olarak bilinen önemli bir İslamî mekandır. Kur'an'da Mescid-i Aksa'ya dair birkaç ayet bulunur, bu ayetler Müslümanlar için bu mekanın önemini vurgular. Özellikle İsra Suresi'nde (İsra Suresi) 1. ayette şöyle denir:


15.10.23

NAVTEX NEDİR


 Navtex (Navigational Telex), denizcilik ve deniz güvenliği için kullanılan bir haberleşme sistemi ve hizmetidir. Navtex, dünya genelinde denizcilik otoriteleri tarafından sağlanır ve denizcileri deniz güvenliği ile ilgili önemli bilgilerle, hava tahminleriyle ve diğer denizcilikle ilgili bilgilerle bilgilendirir.