Kayıtlar

NENE HATUN KİMDİR

Resim
 Nene Hatun  üç aylık bebeğini emzirdikten sonra, "Seni bana Allah verdi. Ben de Ona emânet ediyorum." diyerek vedâlaştıktan sonra birkaç saat önce ölen ağabeyinin tüfeğini alarak sokağa fırlamıştı. Nene Hatun, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Erzurum'da doğmuş bir kahramandır. 93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Aziziye Tabyası'nın savunulmasında gösterdiği büyük cesaret ve kahramanlıkla tanınmıştır. Aziziye Tabyası, Rus kuvvetleri tarafından ele geçirildiğinde, Erzurum halkı bu durumu öğrendiğinde büyük bir direniş organize etti. Nene Hatun, kardeşini kaybettiği bu savaşta, eline baltasını alarak gönüllü olarak cepheye koşmuş ve tabyanın geri alınmasında önemli bir rol oynamıştır. Onun bu kahramanlığı, Osmanlı askerleri ve halkı için büyük bir moral kaynağı olmuştur. Nene Hatun, savaştan sonra da hayatını Erzurum'da devam ettirmiş ve Kurtuluş Savaşı sırasında da aktif olarak görev almıştır. 1955 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri tara

TÜRK İHALARININ ÖZELLİKLERİ ✈️

Resim
Türk İnsansız Hava Araçları (İHA) son yıllarda büyük bir gelişim göstermiş ve çeşitli özelliklerle donatılmışlardır. İşte Türk İHA'larının öne çıkan bazı özellikleri: 1. **Gelişmiş Havacılık Teknolojisi**    - **Uçuş Süresi**: Baykar'ın Bayraktar TB2'si gibi İHA'lar 24 saate kadar havada kalabilmektedir.    - **Menzil**: Görev türüne bağlı olarak, bazı İHA'lar yüzlerce kilometre menzile sahiptir.  2. **Yük Kapasitesi ve Çeşitliliği**    - **Farklı Yükler**: Elektro-optik, kızılötesi kameralar, lazer işaretleyiciler, SAR radarlar gibi çeşitli yükler taşıyabilir.    - **Silahlı Versiyonlar**: MAM-L ve MAM-C gibi akıllı mühimmatlar taşıyabilir. 3. **Otonom ve Yarı-Otonom Operasyon**    - **Otonom Uçuş**: Önceden belirlenen rota ve görevleri otonom olarak gerçekleştirebilir.    - **Gerçek Zamanlı Kontrol**: Operatörler tarafından gerçek zamanlı olarak kontrol edilebilir ve komutlar verilebilir. 4. **Gelişmiş Sensör ve İzleme Sistemleri**    - **Yüksek Çözünürlüklü Kamer

MUTLUYDUK O ZAMAN

Resim
 BİR  VARMIŞ  BİR  YOKMUŞ Yerdik peynirli dürümü.sallardık tırpanı. Öğlenin sıcağında çıkardı kafanın dumanı. Harmana getirip sürerdik sapı samanı. Ama yinede mutluyduk o zaman. —————————————— Güneş altında su gibi akardı terimiz. Yılan derisi gibi gavlardı sıcaktan derimiz. Akşam yatakta sır sır sızlardı her bir yerimiz. Yinede mutlu yaşardık o zaman. —————————————— Horoz ötümünde gider akşama dönerdik. Akşam öğünü için patetesi ateşe gömerdik. Gözümüz yatakta kalır mum gibi sönerdik. Yinede mutluyduk o zaman. ——————————————— Bir yanda bostan,ırğatlık,harmanı yaylası. Azzik götürenin elinde helke.sırtında balası. İmece ile iş yapadı komşusu dayısı halası. Yorgunduk ama mutluyduk o zaman. —————————————— Go sabunla çıkarırdık sırtımızın kirini. Bir yerimiz ağrısa alıp getirirdik birini. Doktor yerine kullanırdık aspirini gırıpini. Yinede mutluyduk o zaman ——————————————- Her dağ’da vardı yayla denen obamız. Akşam olunca meşeyle dolardı sobamız. Baş köşede otururdu ana babamız. Yinede mu

SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN'IN İLKLERİ

Resim
  İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran, • İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan, • Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, (dünyada 2. metrodur..aıdna kısaca Tünel denir ) atlı ve elektrikli tramvaylar kuran, • Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi), • İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan, • Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan, • Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran, • Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi..) • Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde, Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran ! • Teselya savaşı sürerken saraydakilere emir verip askerler için çamaş

BİR İHANETİN HİKAYESİ..

Resim
1993 yılında Türkiye ilk cep telefonu kullanımına geçti ve Süleyman Demirel de ilk cep telefonunu kullandı. 1994 yılında Aselsan'da 30 kişilik mühendis grubu yerli cep telefonu için çalışmaya başladı. 1919 marka adıyla yüzde yüz yerli cep telefonunu ürettiler... O yıllarda Nokia,Erikson ve Motorala markaları var henüz ve samsung, iphone yok. Dünyada telefon üreten 9 ülkeden birisi Türkiye'dir artık. Piyasaya ilk parti 500 adet sürülür,ilk dışarıya ihraç Azerbaycan ve Kıbrıs'dır ve bunu diğer ülkeler izler. 3 ayda 10 ülkeye 5000'den fazla ihraç olur. İngiltere'deki teknoloji fuarında ASELSAN1919 birinci seçilir, o tarihte ilk titreşim özelliği de bu telefondadır, Bizimkiler hemen yeni sürümler olan 1920 ve 1923 geliştirmek için koĺları sıvarlar. Ve ne yazık ki 1997 yılında Nokia'dan bir mühendis getirtilir ve aksilikler başlar, patent daha çıkarılmadığı için rakip firmalar uluslararası mahkemelere başvururlar ve davaları kazanırlar. Dönemin hükumeti sahip çıkmaz

İNEK🐮

Resim
  İnsan ineğe seslenmiş: Ey İnek! Ne yapmaya geldin dünyaya? Maça gitmezsin, dans etmezsin, çay içmezsin, kahveye gidip oyun oynamazsın. Gündüz çayıra gece ahıra. Tek düzen bir hayatın var! Yeyip, içip dışkılıyorsun. Bunun için mi geldin dünyaya? İnek dile gelmiş, cevap vermiş: Ey İnsan! Ya bu sözü, sen bana nasıl söylersin? Şu buzdolabını aç bir bak. Süt benden, yoğurt benden, tereyağı benden, kaymak benden, köfte benden, dolma benden, sucuk benden, pastırma benden. Ayağındaki ayakkabı, belindeki kemer benden. Kışın yaktığın tezek benden! Kemiklerim bile işe yarar. Ben olmasaydım belindeki pantolonu bile bağlayamayacaktın. " PEKİ..! SEN NE YAPMAYA GELDİN DÜNYA'YA..! " Etin yenmez, derinden bir halt olmaz, saçından çorap örülmez. Güzelim doğayı tahrip etmek, birbirinizi öldürmekten başka hiçbir işe yaramazsın. Sen ne yapmaya geldin dünyaya?

AYASOFYA'NIN AÇILMASINA VESİLE OLAN KANDEMİR HAKKA YÜRÜDÜ

Resim
 İsmail Kandemir Hakka Yürüdü. Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesinde dava açan ve kazanan İsmail Kandemir (79), Bursa'nın Yıldırım ilçesi Emirsultan Mahallesi'ndeki evinde hayatını kaybetti. Kandemir emekli bir matematik öğretmeniydi ve sadece Ayasofya değil, İstanbul'daki Kariye Camisi, Rumeli Hisarı, İlyas Bey Camisi ve Trabzon'daki Ayasofya ile İznik'teki Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesi için de hukuk mücadelesi verdi. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun İsmail Kandemir kimdir? İsmail Kandemir, 1945 yılında Bursa'da dünyaya geldi.  Eğitim  hayatına Matematik alanında başlayan Kandemir, uzun yıllar boyunca öğretmenlik yaparak önemli bir eğitimci kimliği kazandı. Özellikle 33 yıl boyunca aralıksız olarak öğretmenlik görevini sürdürdü. Ancak İsmail Kandemir'in etkinlikleri sadece eğitim alanıyla sınırlı kalmadı. Aynı zamanda Çevreye Hizmet Dern

ALTERNATİFLİ BOYKOT ÜRÜNLERİ

Resim
 

GERİ GELSİN O GÜNLER ANNE

Resim
 Ahhh ANNE...! Geri gelsin 5 kardeş oturduğumuz sofralar.. Aynı tabak çanaktan yemelerimiz. Geri gelsin sen evde yokken evi temizleyip seni mutlu ettiğimiz günler.. Geri gelsin otuzlu yaşların.. Soba yakmanı özledim anne.. Biz yataktayken daha sobanın külünü boşaltırdın ya.. Nasıl da ses çıkarırdı.. Nasıl da kızardık sana.. Ama o zahmetin ardından gelen sıcaklık.. Güğümden gelen tıslamalar,sobanında pişen patatesler,ısıtılan tandır ekmekleri, AH pause tuşuna basıp dondurabilseymişiz zamanı.. Yada geri tuşuna basıp dönsek o doyulmamış günlere.. O zaman sabahın körü dediğimiz, şimdilerde sabahın nuru olduğunu anladığımız sabahın altısına geri dönsek.. Ve yine yaksan sobamızı..üstünde demlenen çayımız olsa.. Yataktan çıkmak istemesek biz.. Yere kurduğun sofra.. Sobada kızaran ekmeklerle çağırsan bizi sofraya.. O telaşenin arasında siyah okul önlüğümün düşen yaka düğmesini diksen.. Ahhh anne bu isteklerim ne kadar da ulaşılmaz.. Ne kadar basit ne kadar sıradan... Ama ne kadar değerli anne.

BİR GÜN BIR ÖĞRETMEN

Resim
 Bir gün bir öğretmen tahtaya şöyle yazdı: 9x1 = 7 9x2 = 18 9x3 = 27 9x4 = 36 9x5 = 45 9x6 = 54 9x7 = 63 9x8 = 72 9x9 = 81 9x10 = 90 Yazmayı bitirip sınıfa döndüğünde bütün sınıf ilk sırada yapmış olduğu hata yüzünden kendisine gülmekteydi. Herkesin sessiz olmasını bekledi, sonra da ekledi: "İlk işlemi bilerek ve özellikle hatalı yazdım. Sizin hatanız olmadan önce dünyanın size nasıl davranacağını göstermek için! KİMSE dokuz kez doğru cevabı yazdığım için beni övmedi, KİMSE beni tebrik etmedi ama HERKES yapmış olduğum tek HATA nedeniyle beni yargıladı ve bana güldü. İşte ders bu: İnsanlar yaptığınız yüzlerce doğru şeyi anlamaz, takdir etmez! Ama yaptığınız tek bir hata sebebiyle sizi yargılar. Başarıları için insanlara değer vermeyi öğrenmeliyiz! Iskalamaktan çok isabet ettiren ve sonunda sadece BİR hatası ile yargılanan ve diğer DOKUZ doğrusu değerlendirilmeyen insanlar..."

AHLAT

Resim
 Ahlat  🔹️Ahlat, Anadolu'nun kalender ağaçlardan biridir. Azla yetinen, bulunduğu yerden şikayet etmeyen, en kurak bölgelerde bile varlığını sürdürebilen ahlat ağacının meyveleri de bir çok canlıya besin kaynağı olur. 🔹️"Ayının bildiği üç türkü var, üçü de ahlat üstüne" özdeyişi, Türkiye'nin hemen her bölgesinde doğal olarak yetişen ahlatın bir çok kuş ve memeli türü yanında ayılar tarafından da çok sevildiğinin göstergesidir. 🔹️Yaban armudu, çakal armudu, taşlı armut ve çörtük gibi bir çok isimle anılan Ahlat ağacı Doğu Anadolu'da kadim bir kente de adını vermiştir. İç Anadolu coğrafyasının çıplak bozkırlarında sürülmüş tarlalar ya da ekinlerin arasında tek tük beliren ağaçlardan biri de ahlattır.  🔹️Alıç, kuşburnu ve muşmula gibi gülgiller ailesinin bir üyesi olan ahlat binlerce yıldır insanoğlunun da en eski besin kaynaklarından biri. Büyük savaşlar görmüş Anadolu toprağının insanı, kıtlık ve zorluk yıllarında ahlatın meyvelerini ekmeğine katık etmiştir.