TARİHTE KIZILDERİLİLER ŞİMDİ DE FİLİSTİNLİLER

“En İyi Kızılderili, Ölü Kızılderilidir.”

                                                                    ABD’li General Philip Henry Sheridan (1831-1888)

    Kristof Kolomb, Hindistan’a varmak üzere çıktığı deniz yolculuğunda Amerika’ya ayak basınca burasını Hindistan sanmış, yerli halka “Hintliler” adını vermişti. Bu yüzden, Hindistan’la ilgileri olmadığı halde, Kızılderililere bugünkü Amerikalılar da “Indian” (Hintli) derler.



Kızılderililer, Asya kıtasından Bering boğazını geçerek Amerika’ya gelmişlerdir. 10-25 bin yıl önce farklı kültür ve fizik yapısına sahip bu insanlar zamanla Amerika’da tek toplumu yani Kızılderilileri oluşturacaktır. O zamanlarda kuzeyde deniz seviyesi buzullar nedeni ile düşüktü. Bering boğazı bir köprü vazifesi görüyordu. Avrupalılar kıtaya ayak bastığında yaklaşık 4.2 milyon, Güney Amerika’da ise 10 milyon yerli Kızılderili vardı. Bu noktadan sonra nüfus hızla azalmaya başlamıştır. Çeşitli, katliamlar, bulaşıcı hastalıklar ile Kızılderililer nüfus olarak azalmıştır topraklarını kaybetmiştir.

Her Kızılderili topluluğunun az çok ayrı bir dili varsa da, genel olarak hepsi, bir şey anlatmak için kelime, ya da cümle değil, tek tek kelimelerin birleştirilmesiyle türetilen bileşik kelimeler kullanırlar. Meselâ, “o kadın çizgili bir elbise giyiyordu” cümlesinin yerine “kadın – çizgi – elbise” derler.

Kızılderililer; Tanrı'ya, cennete, cehenneme inanmazlar. Onlara göre dünyaya “Kuvvet” hakimdir. Bu kuvvet bütün canlı varlıklarda kendini gösterir. İyi kullanılırsa, bu kuvvet iyilik doğurur; kötü kullanılırsa, kötülük doğurur. İyi yaşayabilmek için insanların bu kuvvete erişmeleri, ona yaranmaları gerekir. Kitap ve yazı kesinlikle kullanmazlar, bilgi sözlü bir biçimde aktarılır.
Dakota Siyu'larından Kırmızı Balık (Solda),
Siyu Kabilesinden Kırmızı At-Tasunke Luta (Sağda)



Amerika’nın keşfi ve sonrasında beyazların buraya yerleşmeleri sırasında Kızılderililerin birçoğu ölmüştür. Yalnız, hayat şartları gittikçe düzeldiğinden sayıları gene de artmaktadır. Kuzey Amerika’daki Kızılderililer, Amerika hükümeti tarafından Amerikan vatandaşı olarak kabul edilirler. Bunlar, kendileri için açılmış özel okullarda okuyabilirler; hükümetin sahibi olduğu topraklarda yaşayıp çalışabilirler. Başlıca gelir kaynakları; çiftçilik, hayvan yetiştiricilik, fabrika ve maden işçiliğidir.

Kızılderililer, Maya, Inka, Aztek devletleri gibi gelişmiş devletler kurmuşlar, kendilerine öz medeniyetler yaratmışlardır. Meselâ XV. yüzyılın son yıllarında şimdiki Meksika’ daki Aztek imparatorluğunun nüfusu o zamanki İngiltere’nin nüfusundan, başkentleri olan bugünkü Mexico’nun nüfusu Londra’dan fazlaydı. Kızılderililer, İspanyollar ve Anglo-Saksonlar tarafından Kuzey ve Güney Amerika’da sistemli şekilde hayvan avlanır gibi imha edilmişler, birçok ırkları ortadan kaldırılmıştır. Komançi ve Siyu gibi ünlü ırklar bunların arasındadır. Melez Kızılderililer, tamamen İspanyollaşmıştır; İspanyolca konuşurlar, Katolik’tirler. Safkan olanlar arasında da Hristiyanlık ve Batı dilleri yayılmaktadır.

Şu anda kızıl derililerden 210 kabile, Brezilya’nın Yağmur Ormanları’nda yaşamaktadır.

Kızılderililer doğum tarihiyle doğadaki hayvanlar arasında ciddi bir ilişki olduğuna inanırlar ve burç sistemleri de hayvanlardan oluşur.

kızılderili soykırımı:

Tarihe Kızılderili Soykırımları olarak geçen vaka, Amerika’nın keşfinin ardından, kıtaya ulaşan Beyaz Avrupalıların ve Amerikalıların bu kıtada yaşayan yerli halk, Kızılderililere karşı uyguladığı soykırımlardır. Indian Genocide, Amerikan Genocide, Native Amerikan Genocide gibi isimlerle de adlandırılan bu soykırımlar, 1492’de başlayıp yaklaşık 500 yıl boyunca devam etmiştir. Kızılderililere uygulanan soykırımlar, bilinçli bir şekilde ve çeşitli yollarla uygulanmıştır. 

 « Yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerin önünde ant içebilirim. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar. Elli adamla bu halkın hepsini boyunduruk altına alabilir ve onlara her istediğimizi yaptırabiliriz. »  

                                                                    Kristof Kolomb'un İspanyol Kraliçe'sine Mektubu

 “En İyi Kızılderili, Ölü Kızılderilidir.”

                                                                    ABD’li General Philip Henry Sheridan (1831-1888)

1492’de Kristof Kolomb’un Amerika kıtasını keşfiyle birlikte, Yeni Dünya ismiyle adlandırılan bu yeni coğrafyanın sakin hayatı birdenbire bozulmuştu. Yıllarca bu kıtada tek tip yaşamaya alışkın Kızılderililer, birdenbire beyaz ırktan olan insanların hışmına maruz kalmışlardı.

Lakota Siyularında Çılgın Ayı



Tarihe Kızılderili Soykırımları olarak geçen vaka, Amerika’nın keşfinin ardından, kıtaya ulaşan Beyaz Avrupalıların ve Amerikalıların bu kıtada yaşayan yerli halk, Kızılderililere karşı uyguladığı soykırımlardır. Indian Genocide, Amerikan Genocide, Native Amerikan Genocide gibi isimlerle de adlandırılan bu soykırımlar, 1492’de başlayıp yaklaşık 500 yıl boyunca devam etmiştir. Kızılderililere uygulanan soykırımlar, bilinçli bir şekilde ve çeşitli yollarla uygulanmıştır. 

  • Etnik katliam ve Etnik Temizlik: Bilinçli bir şekilde Kızılderilileri katletmek suretiyle uygulanmıştır.
  • Kızılderili Tehciri: Kızılderililerin bulundukları coğrafyadan başka bir coğrafyaya götürülmesi şeklinde yapılmıştır.
  • Kızılderili Rezervasyonu-Kızılderili Rezervi: Kızılderililerin belirli yerlere kapatılması şeklinde uygulanmıştır.
  • Çiçek Hastalığı: Bilerek ve isteyerek eski dünya hastalıklarının Kızılderililere bulaştırmak suretiyle uygulanmıştır.
  • Hristiyan Misyonerlerinin Faaliyetleri: Ailelerinden zorla alınarak Kanada ve ABD’nin yatılı okullarında Hristiyan misyonerler tarafından eğitilmişlerdir. Bu eğitimin amacı ise, Kızılderili çocuklara kendi ana dillerini ve kültürlerini unutturup onları asimile etmektir.
  • Zorla Kısırlaştırma: Kızılderililerin sayısını azaltmak ve çoğalmasını engellemek maksadıyla uygulanmıştır.
  • Sömürgecilik: Kızılderililerin yaşadığı kıtanın yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmek suretiyle uygulanmıştır. Özellikle Brezilya ve Arjantin Kızılderililerine uygulanmaya devam etmektedir.
  • Kızılderililerde yas günü Abd de bayram günü:

Kızılderililere uygulanan soykırımın başlangıç tarihi 12 Ekim, Kızılderililer tarafından bakıldığından büyük bir yas günüdür. Çünkü sakin hayatları 12 Ekim 1492 itibariyle değişmiş, eski yaşamlarının yerinde yeller esmiştir. ABD ise, bu güne Kolomb Günü adını vererek bayram günü olarak kutlamıştır.

1990 yılında, Kolomb Günü kutlamalarına karşı çıkan Kuzey ve Güney Amerikalı 350 kişi, Ekvador’un başkenti Quito’ya giderek ilk toplantılarını gerçekleştirmişlerdir. 1992 tarihinde ise, 12 Ekim 1992 tarihini Uluslararası Yerli Halklar Dayanışma Günü ilan etmişlerdir. 

Kızılderililerden özür dilendi:

Kızılderililere uygulanan bu katliamlar tüm dünya tarafından bilinmektedir. Bu nedenle ABD’nin Kızılderili İşleri Bürosu başkanı Avrupalıların yapmış olduğu bu soykırımlardan ötürü 8 Eylül 2000 tarihinde Kızılderililerden özür dilemiştir.

Yaralı Diz Katliamı, Lakota Siuları ile Amerikan askerleri arasındaki son büyük çatışma olarak tarihe geçmiştir.

29 Aralık 1890, Amerika Birleşik Devletleri beş yüz kişilik bir süvari alayını Minikonju Lakotalarının kamp yerlerini çevirmesi ve hayalet danış yapan Kızılderililerin tutuklanmasını emreder. Hayalet dansı, her ne kadar Kızılderilerin kültürel bir dansı olsa da ABD, bu dansı bir saldırı tehdidi olarak görür ve taarruza geçer. Çatışma sırasında yirmi beş süvariye karşılık, aralarında altmış iki kadın ve çocuğun yer aldığı en az 153 Siyu öldürülür. Ancak çatışma sırasındaki kargaşada tam olarak kaç kişinin öldüğü bilinmemektedir.

Katliamı yaşayanlardan biri olan  Gelincik Louise katliamı şu sözleriyle anlatır: "Kaçmaya çalıştık. Ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. Beyazların içinde de iyi insanlar bulunduğunu biliyorum, ama kadınları ve çocukları da vurduklarına bakılırsa askerler çok kötü insanlar olmalı. Kızılderili askerler beyaz çocuklara asla böyle yapmazlardı."

Katliamı yaşayan şaman Kara Geyik katliamı şu sözleriyle özetler:  

"O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o kar fırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada...”

Kristof Kolomb ülkeyi keşfettiğinde dünya nüfusunun %5'ini oluşturan Kızılderili kabileleri nüfusu şimdi yok denilecek kadar azdır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GERİ GELSİN O GÜNLER ANNE

BİR GÜN BIR ÖĞRETMEN

AHLAT

KARİYE CAMİİ-İKİNCİ AYASOFYA